Küresel piyasalar dipten dönmeye çalışıyor. Dün borsalarda yükselme eğilimi hakimdi. Euro da dolara karşı değer kazandı. Parite bir ara 1.25’i aştı. Petrol fiyatı tekrar 100 dolara yaklaştı.
Dolayısı ile içeride de piyasalar sakin seyrediyor. Hazine tahvil faizi yüzde 9.2’nin altına indi. TL üzerindeki değer kaybetme baskısı ortadan kalktı. Son baktığımda döviz sepeti 2.07 TL’ye gerilemişti.
İngiltere Kraliçe İkinci Elizabeth’in tahta çıkışının 60’ıncı yılını kutluyor. Buckingham Sarayı önünde yapılan muhteşem konseri BBC’den seyrettim. Demokrasinin beşiğinde bir kraliçe! Ezber bozmakta İngilizler’in eline kimse su dökemez.
Yarın Nisan sanayi üretimi açıklanıyor. İlk çeyrekte belirginleşen yavaşlamanın ne ölçüde ikinci çeyreğe sarktığını göreceğiz. Piyasa yüzde 0.3 artış tahmin ediyor. Durağan demektir. İhracat verileri ile uyumludur. Üstü hoş bir sürpriz olur.
Başçı’nın sunumu
Son hafta içinde üç kez Merkez Bankası Başkanı Başçı’yı dinleme fırsatım oldu. Canlı izlemenin yararına inanırım. Metine kıyasla vurgular daha iyi görülüyor. Ana temalar daha iyi yakalanıyor.
İlkine daha önce değindim. 30 Mayıs’ta SETA Vakfı tarafından düzenlenen Insight Turkey panelinde yaptığı Türkçe sunum internette var (www.tcmb.gov.tr). Okuyucularıma indirip göz atmalarını tavsiye ederim.
Finansal ve Makroekonomik İstikrar konferansının açılış konuşmasını daha teorik ve genel tuttu. Sonundaki panelde ise konferans katılımcılarına Türkiye’nin para politikası deneyimini anlattı. İlkinin kısa versiyonu diyebilirim.
Başçı, 2010 sonunda geçilen yeni para politikası ile başlıyor. Üç politika aracı tanımlıyor: kredi, faiz ve likidite. Üç gösterge kullanıyor: beklentiler, kredi büyümesi ve döviz kuru. İki amaç saptıyor: fiyat istikrarı ve finansal istikrar (sayfa 9).
Ardından son dönem verilerine geçiyor. Enflasyon beklentilerinde bozulmanın sınırlı kaldığını, kredi artış hızının denetim altına alındığını ve TL’nin arzulandığı gibi önce değer kaybettiğini, sonra istikrarlı seyrettiğini gösteriyor.
Döviz kurunda iki dönem
Sunumun 22’nci sayfasında döviz kuru gelişmelerini özetleyen çok önemli iki tablo var. Kasım 2010-Ağustos 2011 arasında 23 ülkeden 18’inin parası dolar karşısında değer kazanıyor. Dördü biraz az değer kaybediyor. TL yüzde 25 değer kaybı ile ayrışıyor.
Ağustos 2011-Haziran 2012 arasında ise aynı 23 ülkeden 22’sinin parası dolar karşısında değer kaybediyor (istisna Çin). Türkiye hemen Japonya’nın arkasında en az değer kaybeden (yüzde 4) ikinci ülke çıkıyor.
Türkiye’nin çok hedefli ve araçlı para politikası deneyiminden diğer merkez bankalarının öğrenecekleri var mı? Başçı öyle düşünüyor. Başarılı bir yumuşak iniş “vakası” olarak literatüre gireceğini söylüyor. Nereden nereye...
‘Türkiye vakası’
Haberin Devamı