Geçen haftanın son üç gününü Türkiye’den ve günlük ekonomiden uzak bir ortamda geçirdim. Gazete okumadım. İnternete girmedim. Piyasalara, yeni yayınlanan verilere bakmadım. Doğrusu hoş bir hava değişimi oldu.
Fırsatı “Fransa’da Türkiye Mevsimi” yarattı. İstanbul Bilgi Üniversitesi ve SciencesPo-CERI’nin Paris’te müştereken düzenlediği “Milliyetçilik ve Küreselleşme arasında Türkiye” konferasına katıldım.
Sunum ve tartışmalar çok ilginçti. Yerli ve yabancı konuşmacılar olaya farklı cephelerden baktı. Benim seansımda ekonomik boyut ele alındı. Konuşmamı yazıya döktükten sonra okuyucularımla paylaşmak istiyorum.
Programın yoğunluğundan Paris’i bile göremedik. Cumartesi günü tartışmalar uzadı. Ucu bana dokunacak eleştirileri kaçırmamak için konferans salonunda kaldım. Pazar günü çıkacak yazımı yollayamadım. Okuyucularımdan özür diliyorum.
Yunanistan’a çifte denetim
Bir süredir herkesi meşgul eden Yunanistan krizinde ilk perde galiba kapandı. Euro Bölgesi’nin Yunanistan’a bir an önce yardım elini uzatması gerektiğini geçen hafta yazmıştım. Nihayet bir paket üzerinde anlaşmaya varıldı.
Ama paketin mürekkebi kurumadan tartışmalar da başladı. Şaşırtıcı değildir. Böyle durumlarda herkesi mutlu etmek çok zordur. Farklı hatta birbirine zıt gerekçelere dayanan eleştiriler mutlaka gelir.
Tartışmalar anlaşmanın iki önemli özelliği üzerinde yoğunlaşıyor. Birincisi, Yunanistan’a doğrudan mali destek yok. Sadece piyasadan borçlanamadığı takdirde kullanabileceği sınırlı bir garanti var. İkincisi, IMF de devreye sokuldu.
Aslında ikisi de aynı anlama geliyor. Amaç Yunanistan’ı eski adetlerinden vazgeçirmek, can acıtan kemer sıkma kararlarına zorlamaktır. Bunu sağlamak için mali piyasalar ve IMF çifte denetim mekanizması olarak kullanılıyor.
Bu koşullar Almanya’nın baştan itibaren takındığı tavrı yansıtıyor. Özellikle Fransa Yunanistan’a daha anlayışlı davranılmasını savunuyordu. Euronun geleceği açısından önemli çıkarsamaları vardır. Ortalık sakinleştikten sonra ayrıca ele alacağım.
2009’da ne kadar küçüldük?
2009 milli gelir verileri yarın sabah TÜİK tarafından açıklanıyor. Türkiye ekonomisinin geçen yıl ne kadar küçüldüğü hakkında çok spekülasyon yapıldı. Yarın bunlar bitiyor. Resim netleşiyor.
Ne bekliyoruz? Bir gün önce tahmin açıklamak akıllı adamın işi değildir. Üstelik son çeyrekle birlikte ilk üç çeyrek verilerinde revizyona gidiliyor. Ciddi farklar ortaya çıkabiliyor. Gene de dayanamadım. Kayda geçirmek istedim.
Son çeyrekte yüzde 4.6 büyüme bekliyorum. Dolayısı ile yıllık küçülmeyi yüzde 5.3 hesaplıyorum. Ancak sonucu büyük ölçüde stok değişimi belirleyecektir. Sürprize müsaittir; öngörülmesi adeta imkânsızdır. Neyse, yarın göreceğiz.
Şundan bundan...
Haberin Devamı