IMKB-100 endeksi haftayı 47 binin üstünde kapattı. 40 bini geçtiğinde çok şaşırmıştım. 45 bini görünce “zirveyi buldu, artık düşüş başlar” dedim. Bu iş beni aştı. Artık susmam gerektiğine karar verdim.
Zenginin parası herkesin çenesini yoruyor. Dünkü gazetelerde Nobel iktisat ödülü sahibi Joe Stiglitz’in bir konuşmasına yer verilmişti. “Dolar yıprandı, yeni bir küresel rezerv paraya ihtiyaç var” diyor. Teşhise katılıyorum ama nasıl gerçekleşeceğini bir türlü kestiremiyorum.
Küresel mali krizin ilginç yan etkileri ortaya çıkıyor. ABD bastırınca İsviçre mevduatın gizliliği ilkesinden taviz vermek zorunda kaldı. Yurtdışında hesabı olan Türklerin konuyu yakından izlediklerinden eminim.
Üçüncü köprü
Boğaza üçüncü köprü tartışmaları aniden alevlendi. Birinciden ikinciye 20 yıl yeterli olmuştu. Halbuki Fatih köprüsünün inşasından bu yana neredeyse 30 yıl geçti. Geciktiği bile söylenebilir.
Benim neslim için boğaz köprülerinin tarihi-simgesel değeri vardır. 1970’lerin başında köprüye karşı çıkmak ilericilikle özdeşti. Bizim cenahta aklı başında birinin köprüyü savunması düşünülemezdi.
İkincisi 12 Eylül’ün hemen sonrasına, Özal’ın ilk dönemine rastladı. Başta siyasi yasaklar, daha acil sorunlar vardı. Gene de karşı çıkıldı. Köprü ve çevre yollarının boş kalacağı, dolayısı ile kaynak israfı olduğu eleştirilerini hatırlıyorum.
Evim ve işim Avrupa yakasında. Günlük yaşamımda karşı yakaya sık geçmiyorum. Gene de, her kullandığımda köprü trafiğinde bunalıyorum. Bu sıkıntıyı her gün yaşayanlara üzülüyorum. Öyle anlarda üçüncü köprüye sıcak bakıyorum.
Doğrusu, kenti içi trafik sıkışıklığına çözüm bulunması beni daha fazla ilgilendiriyor. Kıt kaynakların köprü yerine kent içi dolaşımı hızlandıracak toplu taşıma yatırımlarına yönelmesini tercih ederim. Köprü müdavimlerinin farklı düşündüğüne eminim.
Gecikmiş kitap önerisi
Eskiler “Ağustosun yarısı yaz, yarısı kış” derlerdi. Yarıyı geçtiğimize göre yazın bittiğini söyleyebiliriz. Bunaltıcı sıcaklar azaldı. Akşamlar yavaş yavaş serinliyor. Araya Ramazan’ın girmesi tatil dönemini de erken sona erdirdi.
Bu yıl ekonomi gündemi içinde hapsolup kaldım. Yaz okuması için bir türlü kitap öneremedim. Geç de olsa, çok hoşlanacağınızı sandığım bir kitabı duyurmak istiyorum. Yankı Yazgan: Akıl Çizgileri (Kapital kitaplar, İstanbul 2009). Üstelik çok kolay okunuyor.
Yankı Yazgan on parmağına yirmi marifet sığdırmayı beceren tıp doktoru bir dostumdur. Aile şirketleri üstüne söyleşileri de Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği tarafından yayınlandı: Aile Kalmak, Şirket Olmak (TKYD, İstanbul 2008).
Şundan bundan
Haberin Devamı