Şubat deflasyonu

Haberin Devamı

Küresel mali piyasaları kasıp kavuran kasırga sürüyor. New York Borsası haftanın ilk iki gününü kritik 7 bin eşiğinin altında geçirdi. 6 bin 700’leri gördü. Toparlanma gelse bile kısmi ve geçici kalacağı beklentileri güçlendi.

Bu durum kaçınılmaz olarak döviz piyasalarını geriyor. Son dönemde dolar tüm paralar karşısında değer kazandı. Yazıya oturmadan baktım. Bir ara 1.60’a tırmanan euro 1.25’lerde, kısa süre önce 88’i gören yen 100’lerde seyrediyordu.

Türkiye de bu gelişmelerden nasibini alıyor. Döviz piyasasını tümü ile dış koşulların belirlediğini söyleyebiliriz. Dışarıdaki sorunlar anında kura yansıyor. Bu kez de öyle oldu. Paritenin de etkisi ile dün dolar kuru 1.73 TL’ye yükseldi.

Vatandaşın döviz kuruna aşırı duyarlılığı sürüyor. Neyle meşgul olursa olsun, bir gözü daima döviz kurundadır. Papatya falı açmaya bayılır: Döviz almalı, döviz satmalı, almalı, satmalı... Geçen yazıda kısa bir giriş yaptım. Yakından izlemeye devam edeceğim.

Sebze-meyve bolluğu değil

Başlıktaki yeniliğe dikkatinizi çekiyorum. Eskiden olsa “Şubat’ta enflasyon” derdik. On yıllar süren yüksek enflasyon döneminin oluşturduğu alışkanlıkları kırmaya çalışıyoruz.

“Nereden çıktı bu deflasyon muhabbeti, fiyatlar ilk kez mi düşüyor?” diyeceksiniz. Bu eleştiride gerçek payı var. 2003 bazlı TÜFE’de on kez eksi enflasyona rastlıyoruz. Sekizi sebze-meyvenin bollaştığı mevsime (Haziran-Temmuz-Ağustos) denk geliyor.

İki eksi enflasyon ise Aralık 2008 ve Şubat 2009 aylarında yani kışın tam göbeğinde gerçekleşiyor. Böylece sebze-meyvenin ucuzlaması ile açıklama olanağını kaybediyoruz. Daha derin nedenlerine inmek zorunda kalıyoruz.

Kısaca verileri özetleyelim. Şubat’ta geçen yıl yüzde 1.3 olan tüketici enflasyonu bu yıl yüzde -0.4 çıktı. Böylece Ocak’ta yüzde 9.5 olan yıllık enflasyon yüzde 7.7’ye geriledi. Yıllık tüketici enflasyonunun Ekim’de yüzde 12 olduğunu hatırlatalım.

Ya üretici fiyatları? Geçen Şubat’ta yüzde 2.6 iken bu yıl yüzde 1.2’ye indi. Yıllık üretici enflasyonu da Ocak’ta yüzde 7.9’dan Şubat’ta yüzde 6.4’e düştü. Bu arada yıllık ÜFE’nin yıllık TÜFE’nin altında kaldığını belirtelim.

Üç eğilim

Şu anda fiyatlar genel seviyesini üç ana eğilim etkiliyor. Bunlardan ikisi aşağı çekiyor, biri yukarı itiyor. Lise fizik derslerinde farklı yöne çeken güçlerin harekete dönüşmesini okuduk. Üçünün toplamı sonucu belirliyor.

Fiyatları yukarı çeken TL’deki değer kaybıdır. Eylül’den bu yana kayıp, döviz sepeti bazında (aylık ortalama kur ile) yüzde 14.1’dir. İthalatın maliyeti o oranda yükseldi.

Aşağı çeken bir eğilim dış kökenlidir: Enerji ve emtia fiyatlarında çöküş. Doğalgaz fiyatında yapılan indirim Şubat’ı çok etkiledi. Tarım ürünleri de aynı baskıyı hissediyor.

Diğeri ekonominin küçülmesidir. İşsizlik patladı, iç/dış talep çöktü. Tüm sektörlerde büyük arz fazlaları var. Maliyetleri artsa bile üreticiler zam yapamıyor. Şubat için sonuç ortadadır: Deflasyon. kasımdan Şubat’a fiyatlar genel seviyesindeki birikimli düşüş yüzde 0.5’e ulaştı. Deflasyon sözcüğüne alışma zamanı gelmiş olabilir. Benden söylemesi...

DİĞER YENİ YAZILAR