Statüko düzeltmeye karşı

Haberin Devamı

Bu hafta içeride önemli veriler var. Ödemeler dengesi mayıs sonuçları dün yayınlandı. Perşembe nisan istihdamı ve faiz kararı açıklanıyor. İlk yarı bütçe gerçekleşmesi de çıkar. Verilere küresel ekonomi dizisini bitirdikten sonra bakacağım.

Geçen hafta küresel ekonomide hızlı büyümenin önündeki engelleri irdelemeye başladık. Bugün üçüncü yazıdayız. İlginç eleştiriler de geliyor. İzmir’den Yüzer Kurtuluş’un kafiyeli mesajını paylaşmak istiyorum.

“Hava-i aşk eser serde, efendim nerde ben nerde. Türk ekonomisini halledip bitirince; sıranın Amerikan ekonomisine gelmesi gayet doğal. Oraya giderken Yunanistan’a da uğrayıverip oranın ekonomisini de düzeltivermek insanlık borcu olur.”

Başka ülkelere, hele hele ABD’ye yol göstermek bana düşmez. Türkiye’ye bile iktisat politikası önermeyi pek sevmem. Eğilimleri saptamayı, bu yoldan yakın gelecek hakkında gerçekçi beklentiler oluşmasına katkıda bulunmayı tercih ederim. O kadar.

Optimal çözüm

Geldiğimiz noktayı kısaca özetleyelim. Krizin nedeni üretim ve talebin küresel dağılımında biriken dengesizliklerdir. Dış açık ve fazlalar buna işaret ediyor. Geri planda tasarruf oranlarının uyumsuzluğu yatıyor. İki ülkeli bir model (ABD-Çin) kullanıyoruz.

Önce ABD’ye odaklandık. Krize özel kesimin tüketim fazlası götürüyor. Krizle birlikte özel kesim tasarrufunu yükseltiyor. İç talep ve üretim düşüyor. Hükümet Keynes’çi politika uyguluyor. Dev bütçe açığı tüketim düşüşünü kısıtlıyor.

Avantajı: Resesyonun derinleşmesini ve işsizliğin daha da artmasını engelliyor. Sorun: Tasarruf yetersizliği (dış açık) sürüyor. Sadece özelden kamuya geçiyor. Neticede düzeltme süreci başlamıyor. Statüko devam ediyor.

ABD için optimal çözüm bu mu? Belli ki hayır. Gerileyen iç talebin yerini dış talebin almasını gerekirdi. Bu takdirde düşen tüketim oranına rağmen ekonomi ihracatla büyür yani düzeltme yumuşak şekilde (intizamlı) gerçekleşirdi.

Dış talebin nereden geleceği açıktır: Çin. Ne kadar vurgulasak azdır. Küresel düzeltmenin kritik oyuncusu Çin’dir. Tüketim oranının yükselmesine ne zaman ve ne kadar yanaşacak? Küresel düzeltmenin trilyonlarca dolarlık sorusu budur. Gerisi ayrıntıdır.

Çin neden değişsin?

Şimdi mevcut duruma göz atalım. ABD politika önceliğini resesyon ve işsizlikle mücadeleye veriyor. Tasarruf oranında düzeltmeyi uzun döneme bırakıyor. Dolayısı ile sıfır faizi ve dev bütçe açıklarını sürdürüyor.

Gelelim Çin’e. ABD’ye ihracatta sorun çıkmadığına göre başarılı olmuş büyüme modelini değiştirmesi için fazla neden gözükmüyor. Daha açık söyleyelim. ABD’nin seçtiği politika kümesi Çin’i tüketim oranını yükseltecek tedbirler almaya zorlayamıyor. Tam tersine, modelin sürdürülmesini mümkün kılıyor.

Çin’in tavrı kendi çıkarları ile uyumludur. Küresel düzeltme sürecinde ABD statükoyu bozamayınca Çin de geçmişteki gibi statükodan yararlanmayı seçiyor. ABD gibi o da zamana oynuyor. İleride koşullar değişirse düşünürüz diyor.

İlginç sorulara ulaştık. Statüko daha ne kadar sürdürülebilir? Dengesizlikte dengeyi kim, nasıl bozar? Sonu nereye gider? Devam edeceğim.

DİĞER YENİ YAZILAR