Bugün sıra ilk çeyrekte istihdam ve işsizler verilerine bakmaya gelmişti. Ama araya kapalı yerlerde sigara yasağı girdi. Ekonomi ile hele konjonktürle ilişkisi olmadığı açık. Gene de konunun cazibesine dayanamadım.
Sigara çağına 1950’lerin ortalarında girdim. Bu hesaba göre 50 küsur yıldır keyifle sigara içiyorum. Lise tuvaletlerinde filtresiz yerlilerle başladım. Param olunca Fransız ve İngilizlere döndüm. Kırmızı teneke Benson & Hedges kutularına bayılırdım. Hiçbir zaman bir paketin üstüne çıkmadım. Bir ara sigarillo ile sayıyı azaltmayı denedim. Doğrusu sigaranın yerini tutmadı. Son yıllarda kendimi günde üç-beş sigara ile sınırlamaya çabalıyorum. İyi kötü idare ediyorum.
Dolayısı ile yeni kanun beni de ilgilendiriyor. İki gündür bir açmazım var. Bilgi Üniversitesi’ndeki odamın kapısını kilitlesem, camı açsam ve bir sigara yaksam diyorum. Suç işlemiş olur muyum? Ahlaken kanunlara karşı gelmeye hakkım var mı?
Birey-toplum çelişkisi
Yasak bizi siyaset felsefesinin evrensel ve ebedi bir çelişkisine, bireysel özgürlükle toplumsal yaşam arasındaki gergin ilişkiye götürüyor. Türkiye’de bu biçimde pek vazedilmemesi önemini azaltmıyor. Bence tam tersine artırıyor.
Birey-toplum çelişkisi toplumsal yaşamın özünde yer alır. Toplumu var eden, onu oluşturan birey ve birey gruplarının eylemlerini kısıtlayan kurallardır. Toplum ancak bireysel özgürlüğün sınırlanması üzerine inşa edilebilir.
İki soru öne çıkıyor. Bir: Bireyin özgürlüğünü kısıtlayan kuralları kim koyacak? Demokrasi nihai yetkiyi vatandaş çoğunluğunu temsil eden yasama organına veriyor. İki: Kısıtlanamayacak özgürlükler olabilir mi? Temel haklar kavramı bu noktada devreye giriyor.
Buraya kadar tamam. Ancak, her zaman olduğu gibi şeytan ayrıntılarda gizleniyor. Konu ile doğrudan ilgili bir soru soralım. Çoğunluk, vatandaşı sadece kendisine zarar veren davranışlardan korumak yetkisine sahip midir? Olmalı mıdır?
Zor bir soru olduğunu biliyorum. Ayrıca bugünkü siyasi konjonktürde tehlikeli çıkarsamaları da vardır. Örneğin aynı mantıkla kapalı alanlarda alkollü içkilerin yasaklanması pekâlâ mümkündür.
Farklı çözümler
Fransa yasağı bizden önce getirdi. Bu kış Paris’te bir restoranın önünde üşüyerek sigara içenler, konuşmaya başladık. Orta yaşlı, iyi eğitimli bir Fransız şöyle dedi: “Yasak belki akciğer kanserini azaltacak ama kesinlikle zatürrede bir patlamaya yol açacak...”
Bireysel özgürlükleri önemseyen bir iktisatçı olarak piyasanın kullanılmasını tercih ederdim. Örneğin lokanta, bar, kafeterya vs. her mekân “sigaralı” ya da “sigarasız” statüsünü alır. Vatandaş istediğine gider. Aynı şekilde uçak, tren, otobüs, minibüs vs. taşıt araçları “sigaralı” ve “sigarasız” seferler yapar. Tercih vatandaşa kalır.
Öte yandan yasakçı anlayışı ben de benimseyebilirim. Toplum içinde cep telefonu ile konuşulması beni çok rahatsız ediyor. Sinirlerimi bozuyor. Madem yaşam tarzına müdahale yolu açıldı, ben de cep telefonuna yasak kampanyası teklif ediyorum.
Sigara içme hakkı
Haberin Devamı