Yaz sıcakları fena bastırdı. Meteoroloji söyleminde “mevsim ortalamaları” referans verilir. Ortalamadan yüksek ya da düşük denir. Bir türlü tutmayan ortalamanın ne işe yaradığını düşünürüm. Sonra iktisatçıların hep bunu yaptıklarını hatırlarım.
Heterojen kümeleri tek bir ölçüye indirgemek pratik bir zorunluluktur. Aynı anda çeşitliliği yokeder. Sık sık güncel yaşamda gözlenenle sayılar arasında bir tutarsızlık görüntüsü oluşur.
Örneğin ilk çeyrekte nominal milli gelirin azaldığını biliyoruz. Türkiye’deki herkesin gelirinin azaldığı anlamına gelir mi? Hayır gelmez. Geliri artan kesimler ya da sabit kalan kesimler var. Başta işsiz kalanlar, geliri çok düşenler de var.
Bu sorunu enflasyon bağlamında ele almıştık. TÜİK ortalama tüketim sepetine göre hesaplıyor. Halbuki her ailenin tüketimi farklı. Dolayısı ile kendi enflasyonu resmi sayıdan farklı çıkabiliyor.
Son veriler
Cuma günü üç veri açıklandı. Haziran’da kapasite kullanımı 2.3 puan artışla Aralık’tan bu yana en yüksek değerine çıktı. Ama geçen yıldan yüzde 9.6 daha düşük kaldı. Temmuz’u bilmem ama Ağustos’ta geçen yılın üstüne çıkacağını sanıyorum.
Mayıs dış ticaret miktar ve değer endekslerine baktım. Mevsimlik etkiden arındırınca miktar endekslerindeki düşüş sürüyor. Diğer göstergelere uyuyor. Bu arada petrol fiyatlarındaki düşüş sayesinde dış ticaret hadleri son beş yılın en iyi düzeyine geldi.
Mayıs ödemeler dengesi de yayınlandı. Cari işlemler hesabında yeni bir bilgi yok. Mayıs’da açık benim tahminimin çok az altında, 1.5 milyar dolar çıktı. 2004’den bu yana en küçük Mayıs açığıdır. Geçen yıl 4.8 milyar dolara ulaştığını hatırlatalım.
İlk beş ayın toplam dış açığı 4.5 milyar dolar oldu. 2002’den bu yana en düşüğüdür. Yıllık dış açık ise 23.8 milyar dolarla 2006 yılbaşındaki değerine geri döndü. Yılı 10 milyar doların altında bitirmesini bekliyorum.
Net hata noksan kalemi şaşırtmaya devam ediyor. 2008’de büyük eksiler gelmişti. Yılbaşından bu yana daha da büyük artılar görüyoruz. Yaz tatilinden yararlanıp bir ara ayrıntılarına gireceğim.
Eksi faiz görüldü
Geçen hafta İsveç Merkez Bankası fonlama faizini çeyrek puan indirerek yüzde 0.25’e çekti (bizde yüzde 11.25). Fazla ilgilendiğimi söyleyemem. ABD, Japonya, İsrail, vs. başka ülkeler de faizi fiilen sıfırlamıştı.
Devamını The Economist’in son sayısından öğrendim. Borçlanma faizi ise yüzde - 0.25 olmuş (bizde yüzde 8.75). Doğru okudunuz; eksi işareti var. İsveç Merkez Bankası kendisine borç veren bankalardan faiz istiyor. Düşük ama olsun...
Neden eksi boçlanma faizi? Amacı bankaları özel kesime daha fazla kredi vermeye teşvik etmek. O nedenle kaynaklarını Merkez Bankası’na getirenlere ceza kesiyor. Yani parayı bana değil kredi isteyenlere ver diyor. Tefsirini sizlere bırakıyorum.
Sıcak gün yazısı
Haberin Devamı