2009’un dördüncü (ve son) Enflasyon Raporu bugün açıklanıyor. Enflasyon gelişmelerini değerlendirmek için Merkez Bankası’nın görüşlerini beklediğimi daha önce yazdım.
Para otoritesinin enflasyon ve konjonktürle ilgili analiz ve tahminlerini kamuoyu ile paylaşması enflasyon hedeflemesinin en olumlu yanıdır. Şeffaflık ve hesap verilebilirlik deniyor. Merkez Bankası’nın gelecekteki tavrını tahmin etmeyi kolaylaştırıyor.
Rapor konjonktür açısından kritik bir anda yayınlanıyor. Mali piyasalar son dönemde para politikasının bundan sonraki yönünü öngörmekte zorlanıyor. Bu ise belirsizlik yaratıyor. Enflasyon ve faiz beklentilerini olumsuz etkiliyor.
Enflasyon Raporu mali piyasa aktörlerinin önlerini daha iyi görmelerini sağlayarak belirsizliği kısmen de olsa azaltır mı? Öyle olmasını umut ve temenni ediyorum. Raporun ayrıntılarına mutlaka gireceğim.
Reel ve mali varlıklar
The Economist’de çok ilginç bir yazı çıktı: The Nature of Wealth (10-16 Oct.09, s.74). Servet kavramını pertavsız altına alıyor. Krizle ve krizden çıkışta uygulanan politikalarla bağlantı kurarak anlatıyor. Çok kısa bir özetini yapmak istiyorum.
Dünya’ya gelen bir uzaylı düşünün. Zenginliği merak ediyor. Kendisine hemen üç oda gösteriliyor. Biri altınla, ikincisi 100 dolarlık banknotlarla, diğeri borsa ekranları ile dolu. Zenginlik altın, para ya da hisse senedidir deniyor. Uzaylı hayret içinde kalıyor.
Dünyanın âdetlerini bilmeyen uzaylı haklıdır. Çünkü zenginlik aslında reel mal ve hizmetlerden oluşur. Fabrikalar, barajlar, madenler, oteller, tarlalar, araç filoları, depolar, diplomalar, uzmanlıklar vs. vs.
Toplumsal ihtiyaçları tatmin edecek tüketim mal ve hizmetleri bunlarla üretilir. Üretim arttıkça tüketim de artar. Daha fazla mal ve hizmet tüketebilmek daha zengin olmak anlamına gelir.
Ya altın, para ve hisseler? Onlar zenginliğin kendisi değildir. Simgelerdir. Zenginlik üreten reel varlıklar üzerindeki mali haklardır (İngilizce “claims” : alacak, hakediş, vs.). Servetle ilgili kafa karışıklığı bu ayırımın zorluğundan kaynaklanmaktadır.
Parayı basınca
Şimdi krizle mücadele sürecinde uygulanan gevşek para politikalarına bakalım. Merkez Bankası’nın para arzını artırmasına “miktar gevşemesi” deniyor. Günlük dilde para basmak şeklinde özetleriz.
Bollaşan para mali varlıklara talep yaratıyor. Varlık fiyatları yükseliyor. Mali servet artıyor. Pekâlâ, para basında reel mal-hizmet anlamına servet artıyor mu? Hayır. Çünkü bu mekanizma toplumun üretkenliğinde bir değişikliğe yol açmıyor.
“Varlık balonu” sözcüğü bu durumu özetliyor. Örneğin likiditenin bollaştığı dönemlerde varlık fiyatları ile reel üretkenlik arasındaki ilişki kopuyor. Üretkenlik artmadan zenginliğin artabileceği inancı yaygınlaşıyor. Maalesef sonu hep kötü bitiyor.
Servet üstüne
Haberin Devamı