Bu haftanın flaş haberi Çin’den geldi. Merkez Bankası Başkanı doların yerine yeni bir uluslararası rezerv para birimi oluşturulmasını istedi. Krizin bu boyutunu kimin ve ne zaman gündeme getireceğini merak ediyordum.
Tahmin edileceği gibi, ABD Hazine Bakanı Geithner ve Merkez Bankası Başkanı Bernanke teklifi derhal reddetti. Şaşırmadım. ABD hâlâ mevcut sistemin kendi çıkarlarına hizmet ettiğini düşünüyor. Dünya para sisteminde reform arayışlarına direniyor.
ABD’de mali kesime yönelik son destek tedbirlerine borsaların olumlu tepkisi mali krizin dibi ile ilgili tartışmaları iyice canlandırdı. Dip noktanın görüldüğü önerisine bir anlamda katılıyorum. Mali kesimi vuracak yeni bir kötü dalga ihtimali azalıyor.
Buna karşılık reel ekonomi açısından iyimser değilim. Talep ve üretimde yakın gelecekte hiçbir toparlanma işareti görünmüyor. Unutmayalım ki bozulmanın durması düzelmenin başladığı anlamına gelmez.
Resesyon içinde seçim
Türkiye 22 aylık aradan sonra pazar günü tekrar sandıklara gidiyor. Yerel seçim deyip geçmeyin. Yerel yönetimler vatandaşın güncel yaşamını çok etkiler. Ayrıca belediye başkanlarının dar bölgeden seçilmesi demokratik mekanizmayı güçlendiriyor.
Bu kez seçim tarihi çok ağır bir resesyona denk geldi. Doğal olarak muhalefet umutlandı. Olağan dışı ekonomik koşulların seçmen davranışlarını nasıl etkileyeceği üzerine spekülasyonlar arttı.
Türkiye’nin geçmiş deneyimi çok ilginçtir. Örneğin 2001 krizi ardından yapılan seçimde vatandaş sert tepki verdi. İktidarın üç ortağı (DSP, MHP ve ANAP) ve muhalefetin bir bölümü (SP) meclise bile giremedi.
Ekonomik koşulların ağırlaşması seçim sonuçlarını etkiler mi? Düşen üretim ve satışlar, artan işsizlik, batan ve sıkışan şirketler vs. olumsuz ekonomik gelişmeler iktidara oy kaybettirir mi?
Genelde “evet” deriz. Ancak ekonomik konjonktürden siyasete giden yol çok karmaşıktır. Bire bir ve doğrudan nedensellik kurmak hata olur. Mutlaka seçmen tercihlerini belirleyen diğer koşul ve dinamiklere bakmak gerekir.
Siyasette konsolidasyon
Bu seçimi etkileyen ekonomi dışı bir eğilime işaret edelim. Türkiye’de siyasi konsolidasyon hızlandı. Meclis’te temsil edilen üç büyüğün (AKP, CHP, MHP) toplam oy oranı artıyor. Küçük partiler eriyor. Bu olay özellikle en büyük partiye yarıyor.
AKP açısından, bir yanda iktidara mutlaka oy kaybettiren olumsuz ekonomik konjonktür, öte yanda siyasi konsolidasyonun sağladığı ek oylar var. Seçimde bu iki zıt eğilim çarpışıyor.
Anketler ne diyor? 2007’de yaygın beklentiden çok farklı olmasına rağmen Tarhan Erdem’in bulgularına güvendim. Dediği çıktı. Dün açıkladığı tahminler iki eğilimin birbirini dengelediğine işaret ediyor. Vatandaşın nihai kararını ise üç gün sonra öğreneceğiz.
Seçim ve ekonomi
Haberin Devamı