Seçim sonuçlarına ilk bakış

Haberin Devamı

Heyecanlı ve haber yoğunluğu yüksek bir haftaya girdik. Küresel gündemin tepesinde Perşembe günü Londra’da yapılacak ikinci G-20 toplantısı yer alıyor. Sonbaharda Washington’da yapılan ilk toplantıdan anlamlı sonuç çıkmamıştı.

Arada sorunlar büyüdü. Resesyonla mücadelenin başarılı olması için küresel eşgüdüm gereği ciddi şekilde arttı. Korumacılık eğilimlerinde canlanma belirdi. Doğrusu toplantının dişe dokunur bir sonuç vermesini beklemiyorum. Gene de hiçten iyidir diyorum.

Asya borsaları haftaya düşüşle başladı. Kötümser hava Avrupa’ya ve bize de sirayet etti. Yazıya oturduğumda New York daha açılmamıştı. Ama mali piyasalarda tedirginliğin sürdüğünü söyleyebiliriz.

TÜİK yarın sabah 2008 yılı milli gelir verilerini açıklıyor. Çok kritik bir veridir. Ekonominin son çeyrekte küçüldüğünü biliyoruz. Mutlak büyüklüğünü ve ayrıntılarını yarın öğreneceğiz. 2009’un ilk çeyreğini daha iyi görmeyi sağlayacaktır.

Her seçim sürprizdir

Seçimlerin neden beni hâlâ heyecanlandırdığını pazar günü yazdım. Eşit oy ilkesinin önemini vurguladım. Sonuçlar bir kez daha haklı olduğumu gösterdi. Kendi kendime “yaşasın seçimler!” dedim.

Her seçimde kendi sandığımda oyların sayılmasını izlerim. Benim için seçim ritüelinin olmazsa olmaz parçasıdır. Komşu sandıkların sonuçlarına da bakarım. Seçimin ana eğilimlerini erkenden gözleme fırsatını elde ederim.

İlkokulda sekiz sandık var. Benim sandığımda CHP hep güçlüdür. Diğerlerinde değişir. Örneğin 2007’de AKP ve CHP birinciliği yarı yarıya paylaşmıştı. Pazar günü tümünde Kılıçdaroğlu önde çıktı. Sürprizin geldiğini anladım.

Seçimlerin soyut vatandaş kavramından hareketle açıklanmasına sıcak bakmam. “Vatandaş dedi ki...” insanların oy kararını beraberce almalarını gerektirir. Halbuki oy vermek bireysel bir davranıştır. Öyle değerlendirilmelidir.

Doğallıkla, seçim sonucu vatandaşların tavrı hakkında hayati bilgiler taşır. Bu seçim AKP’nin yönetiminden genelde mutsuz seçmen sayısında ciddi bir artış yaşandığını net şekilde göstermektedir. Genel sözcüğü sorunun yerel olmadığını vurguluyor.

Üç büyüklerde gerileme

Nedenlerin analizi ayrıntıların bilinmesini ve hazmedilmesini gerektiriyor. Emimin hepimizi çok meşgul edecektir. Ekonomik krizin, yolsuzlukların, yaşam tarzı gerginliğinin, kampanya stratejilerinin vs. etkileri aranacaktır. Siyasi çıkarsamaları tartışılacaktır.

Bugün önemsediğim bir eğilim kırılmasına işaret etmek istiyorum. Seçim öncesinde kısaca değindim. 2004 ve 2007 seçimlerinde en büyük üç partinin toplam oyunun artmasına siyasi konsolidasyon adını verdim. Seçim sonucunu etkileyeceğini söyledim.

Aşağıdaki tabloda üç büyüklerin (AKP, CHP, MHP) 2002 ve 2007 milletvekili ve 2004 ve 2009 il genel meclisi seçimlerdeki oy oranları yer alıyor. Toplam oyları 2002’de yüzde 62 iken 2004’te yüzde 70,4’e, 2007’de yüzde 81,8’e yükseliyor. 2009’da yüzde 78,3’e geriliyor.

Son sütun 2007’den 2009’a oy oranlarındaki farkları veriyor. AKP 7,6 puan kaybediyor. 4 puanı diğer iki büyük parti (CHP 2,3; MHP 1,8) alıyor. Geri kalan 3,5 puan ise diğer partilere gidiyor. Yani siyasi konsolidasyon süreci tersine dönüyor. Bilginize sunuyorum.

DİĞER YENİ YAZILAR