Yurt dışına gidince gündem zor izleniyor. Geçen Cumartesi İstanbul’da hayvan haklarını savunan bir gösteri yapıldı. Bildiğim ilk kez oluyor. Gelişmenin bir göstergesi de toplumsal duyarlılıkların çeşitlenmesidir. Sevindiricidir.
Bir başka ilk, askeri vesayet rejiminin kuruluş ve devamında sivil kadroların rolünün TBMM tarafından soruşturulmasıdır. Bir: Meclis doğru adrestir; rejimi korumak asli görevidir. İki: Sürecin kendisi önemlidir; pratik sonuç vermesi gerekmez. Destekliyorum.
Bir süredir yazmak istiyordum, denk düşmedi. THY bence müthiş bir başarı hikayesidir. Hem büyüdü hem kaliteyi arttırdı. Son reklamını çok beğendim. Zevkli ve yaratıcı buldum. Katkısı olan herkesi kutluyorum.
Merkez Bankası, Eylül enflasyon raporunu yayınladı. Analizimiz örtüşüyor. Talep baskısı işareti görmüyor. Son zamların TÜFE’ye etkisini 1.2 puan hesaplıyor. Bu durumda yıl sonu tahminimi yüzde 7.3’e çekiyorum.
Maliyetsiz savaş olmaz
Kritik olay, Suriye’den atılan top mermilerinin Türkiye’ye düşmesi ve can kaybına yol açmasıdır. Hafızamı zorladım; benzerini bulamadım. Hemen misilleme yapıldı. Zaten Türkiye’nin sınır ötesinde askeri operasyonu boldur.
Suriye ile bir askeri çatışmaya girilir mi? Sanmıyorum. Kamuoyu araştırmaları toplumda ciddi bir çoğunluğun bu savaşı istemediğini gösteriyor. Vatandaşın sağduyusunu yansıtıyor. Savaşın ağır bedelini kimin ödeyeceğini biliyorlar.
İlginç şekilde piyasada bir çalkantı oluşmadı. Dolar kuru gün içinde sadece 2 kuruş yükseldi. Sonra tekrar geriledi. Faize etkisi de benzer seyretti. Türkiye ekonomisinin kırılganlığının ne kadar azaldığının en somut kanıtıdır.
Mali piyasanın sükuneti bizi aldatmasın. Genel kanı savaş çıkmayacağı yönünde idi. Piyasalar onu satın aldı. Ciddi bir askeri çatışmanın ekonomik, insani, vs. yaratacağı hasar ise havsalamızın alamayacağı kadar büyüktür.
Şunu iyi bilelim ki, maliyetsiz savaş olmaz. Böyle bir şey henüz keşfedilmedi. Süper güç ABD bile hep kendi toprağı dışında savaşmasına rağmen beceremedi. Dolayısı ile diğer sonuçları ne olursa olsun, “Savaşa hayır!” cephesinde yer alıyorum.
Soğuğu bile perişan eder
Sürekli savaş tehdidinin bile bir toplumun dokusunu nasıl bozduğuna örnek çoktur. 1945-1990 arasında “soğuk savaş” dendi. Sovyetler Birliği ile ABD ölümcül bir askeri rekabete girdi. Sovyet ekonomisi daha zayıftı. Yükü kaldıramadı. Sonunda dağıldı.
Aynı süreç İran’da yaşanıyor. İran yönetimi Batı’ya karşı bir başka soğuk savaşı sürdürebileceğini zannetti. Petrolüne güvendi. “Dış düşman” algısı bir süre toplumsal destek sağladı. Ama bozulan ekonomi vatandaşı zorladı. Ekonomik kriz daima siyasi krizin ebesidir. Özellikle hükümeti uyarıyorum. Türkiye’nin bir an önce her türlü savaş ortamından uzaklaştırılması gerekiyor. Suriye bir boyutudur. Daha önemlisi (ve acili) Kürt sorununa çözümdür. Barışa evet!
Savaşa hayır!
Haberin Devamı