Petrol arz ve talebi üstüne

Haberin Devamı

Petrol fiyatına bakıyoruz. Yapısal ve konjonktürel unsurların ayırdedilmesi büyük önem taşıyor. Yapısal unsurlarla başladık. Önce Amerikan tüketim modelinin sürdürülebilirliğini tartıştık. Sonra yüksek petrol vergilerinin ve kamunun üretime hakim olmasının etkilerini araştırdık. Sıra petrol piyasasının kendi iç konjonktürüne geldi.

Piyasa mekanizması ders kitaplarında çok hızlı çalışır. Talep artışı fiyatı, o da arzı anında yükseltir. Piyasa kısa sürede yeni dengesine ulaşır. Zaman sorunu yoktur. “Statik analiz” denir. Fiyat dalgalanmalarına izin vermez.

Halbuki somut zamanda işler öyle yürümez. Petrol gibi büyük sabit yatırım gerektiren sektörlerde üretim kapasitesi artışı onyıllar gerektirir. Talebin yükselen fiyata uyum sağlaması da yıllar alır. Dolayısı ile fiyatta büyük dalgalanmalar yaşanır.

Fiyatta git-gel

“Örümcek ağı (cobweb) kuramı” işimizi kolaylaştırıyor. Tarım kesiminde yaygındır. Gençliğimde Trakya’da birinci elden izlemiştim. Soğan fiyatı bir yıl yüksek çıkınca ertesi yıl herkes soğan eker ve fiyat çöker. Sonraki yıl soğan üretimi düşer fiyat patlar. Böyle süregelir.

Petrol fiyatının son otuz beş yıllık serüvenini kısaca hatırlayalım. 1974 başında bir varil petrolün fiyatı 3 dolardı. Yıl sonunda 12 dolara, 1981’de ise 35 dolara yükseldi. Çünkü petrol ihracatçısı ülkelerin oluşturduğu kartel (OPEC) arzı kısmıştı.

Bu noktada piyasa mekanizması devreye girdi. Petrol üretimindeki yüksek karlar petrol arama ve çıkarma yatırımlarını patlattı. Teknolojik yenilik hızlandı. OPEC dışında üretim hızla artmaya başladı. Giderek kartel içinde disiplin bozuldu.

Talep de uyum sağladı. Küçük ekonomik arabalar moda oldu. Elektrik üretiminde nükleer, kömür ve doğalgaza dönüldü. Enerji tasarruf eden teknolojiler gelişti. Milli gelir artarken petrol tüketimi sabit tutuldu.

Sonuç? Petrol fiyatı çöktü. 1999’da 10 dolara indiğinde enflasyondan arındırılmış fiyat 1973’ün altında gelmişti. Tekrar arabalar büyüdü. Arama-çıkarma yatırımları durdu. Alternatif enerji arayışları yavaşladı. Yani bir sonraki yükseliş dalgasının koşulları oluştu.

Denge nerede?

Özellikleri nedeni ile fiyat dalgalanmalarına açık piyasalar için kullanılan bir başka sözcük var: “overshooting”. Fiyatın uzun dönemde olması gereken yerin uzağına gitmesine deniyor. Yukarı yada aşağı olabiliyor.

1981’de 35 doların çok yüksek, 1999’de 10 doların çok düşük kaldığı bugün görülüyor. Merak edilen soru ise 2008’de 140 doların (yada bazılarının beklediği gibi 200 doların) uzun dönem denge fiyatının neresinde kaldığıdır.

Petrol fiyatını yazınca hem iyi iktisatçı hem de enerji sektörünü yakından izleyen bir dostum aradı. Petrolün uzun dönem denge fiyatının 30-40 dolar arasında olduğunu söyledi. Maalesef bu kez çok tırmandığını, bir süre sonra 1990’lara benzer bir düşüş beklediğini ekledi. Anlattıkları bana makul geldi.

Ondan aldığım ilginç bir bilgi: Anglosaksonların şarap, bira, un, balık, vs. için farklı hacimde çok sayıda varil ölçüsü varmış. 159 litre olan petrolden önce Kuzey Denizi’nin ünlü ringa balığı (herring) için kullanılırmış. Bilginize sunarım.

DİĞER YENİ YAZILAR