Para politikasında normalleşme

Haberin Devamı

Dikkatli bir okuyucum soruyor. Merkez Bankası’na Para Politikası Kurulu toplantı günü faiz indirimi önerileri yapardınız, iki aydır sesiniz çıkmıyor diyor. Doğrudur. Görüşümü son Mart’ta yazdım. Nisan’dan itibaren sadece kararı değerlendirdim.

Nedeni bir dostumun uyarısı. “X puan indirin önerisi yanlıştır, geri teper; Kurul senin dediğini yapmış duruma düşmek istemez, indireceği varsa indirmez” dedi. İçime bir kurt düştü. Üstelik ben sayı vermeyince faiz indirimleri arzuladığım düzeyde gerçekleşti.

Şaka, şaka! Egom şişiktir ama zannedildiği kadar megaloman değilim. Tam tersine, Merkez Bankası yönetimini bu kritik konjonktürde aldığı cesur kararlar için canı gönülden kutluyorum.

Reel faizde büyük düşüş

Son kararla Merkez Bankası’nın gecelik borçlanma faizi yüzde 8.75’e, fonlama faizi yüzde 11.25’e indi. Böylece ekimden bu yana gerçekleşen indirim 8.5 puana, yılbaşından bu yana ise 6.25 puana ulaştı. Faizdeki düşüşün etkileyici olduğunu kabul etmek gerekiyor.

Merkez Bankası’nın 2008 ortasında gecelik faizleri yükseltmesini eleştirmiştim. Reel ekonomiden çok döviz piyasasını gözettiğini söylemiştim. Resesyonun ciddiyeti ortaya çıktıkça Merkez Bankası’nın da yaklaşımını değiştirmesi olumludur.

Reel faiz hesaplarını kısaca gözden geçirelim. Örneğin yılbaşında Merkez Bankası’nın 2009 için kendi enflasyon tahmini yüzde 7.5, borçlanma gecelik faizi ise yüzde 15’ti. Bu ise yüzde 7.5 reel faiz anlamına geliyor.

Bugüne bakalım. Nisan’da yayınlanan Enflasyon Raporu’nda Merkez Bankası’nın 2010 ortası için enflasyon tahmini yüzde 5.8’dir. Buradan Haziran’da borçlanma reel faizini yüzde 3 hesaplıyoruz. Yani Merkez Bankası’nın kendi enflasyon tahminlerini baz alarak hesaplanan reel faiz Ocak‘tan Haziran’a 4.5 puan gerilemiş oluyor.

Yeterli mi? Bundan sonra ne olur? Şimdilik bu tartışmalara girmek istemiyorum. Para politikasında 2008 sonbaharında ciddi bir kopuş yaşandığı kanısındayım. Bu şekilde para politikasının normalleşmesi yolunda çok önemli bir adım atılmıştır.

Bağımsızlık üstüne

Para politikası literatüründe Merkez Bankası’nın siyasi otoriteden bağımsızlığı çok konuşulur. Enflasyonla mücadelede hayati önemi anlatılır. Ben de katılıyorum. Ancak, son küresel mali kriz bağımsızlığın diğer cephesini ortaya çıkardı. İstikrar için siyasetten bağımsızlık yetmiyor. Mali piyasalardan da bağımsız olması gerekiyor. Yoksa hikâyenin sonu çok kötü bitiyor.

Lafı uzatmayalım. Ekim’den bu yana, Merkez Bankası mali piyasalara rağmen faizleri takır takır indiriyor. Açık ve örtük tehditlerine, yazdıkları korku senaryolarına aldırmıyor. Normalleşmenin nedeni bu kritik tavır değişikliğidir. Kutluyorum ve destekliyorum.

DİĞER YENİ YAZILAR