Orta vadeli program

Haberin Devamı

Bugün ilk yarıda büyümeye bakmayı planlamıştım. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı. 2010-12 dönemi için Orta Vadeli Program Bakan Ali Babacan tarafından bir basın toplantısı ile açıklandı.

İlke olarak okuldaki odama televizyon koydurmam. NTV radyoyu dinlerim. Doğrusu bu kez sorun oldu. Neyse ki, Babacan’ın konuşması biter bitmez yaptığı sunumu Hazine sitesinden (www.hazine.gov.tr) indirdim. İlgilenenlere mutlaka göz atmalarını öneririm.

Orta Vadeli Program 2000 sonrasının önemli yeniliklerinden biridir. Her yıl sonbaharda açıklanıyor. Hükümetin gelecek üç yıl için öngördüğü ortamı ve uygulamayı düşündüğü temel iktisat politikalarını kapsıyor.

Mevcut konjonktürde ayrı bir önemi var. Küresel mali kriz ve ardından gelen ağır resesyon belirsizliği arttırdı. Program ekonomik aktörlerin tahmin ufkunu uzatmaya olumlu katkı yapacaktır.

Krizden çıkış senaryosu

Büyüme tahminleri ile başlayalım. Bu yıl için resmi küçülme tahmini yüzde 6’ya yükselmiş. Son beklentilerle uyumludur. Büyük çoğunluk 2009’da küçülmenin yüzde 5-6 arasında bir yerde çıkacağını, son çeyrekte ise büyümenin artıya geçeceğini öngörüyor.

Sonrası için program güçlü bir toparlanma beklemiyor. Büyüme hızı 2010’da yüzde 3.5, 2011’de yüzde 4, 2012’de yüzde 5 oluyor. Buna göre yıllık milli gelir 2008 ortasındaki düzeyine ancak 2011 sonlarına doğru ulaşır.

Programın büyümeye yaklaşımını genelde gerçekçi buldum. Belki biraz karamsar kalabilir. Türkiye’nin geçmişte krizlerden tahmin edilenden daha hızlı çıktığını unutmayalım. 2010’u bilmem ama sonraki iki yılda ekonomi daha canlı seyredebilir.

Programda istihdam ve işsizliğe öncelik veriliyor. Olumludur. Resesyonun nihai bedelini işsizlerin ödediğini her fırsatta vurguluyorum. Bu yıl işsizlik oranı yüzde 14.8’e tırmanıyor. Sonra tedrici bir düşüşe geçiyor. 2012’de yüzde 13.3’e geriliyor. Biraz iyimser bulduğumu söylemeliyim.

Enflasyonda düşüş sürüyor. Bu yıl yüzde 5.9, 2012’de yüzde 4.8 tahmin ediliyor. Ben dönem boyunca enflasyonu daha düşük bekliyorum. Dış açık bu yıl milli gelirin yüzde 1.89’ine (11 milyar dolar) iniyor. 2012’de yüzde 3.9’a yükseliyor. Gerçekçi gibi duruyor.

Maliye politikası

Programın can alıcı noktası maliye politikasına üç yıllık bir ufuk getirmesidir. Hükümetin bütçe ve kamu borçlanmasına yaklaşımı özellikle mali piyasalar için kritik önem taşıyordu. Geri planda resesyonun bütçede yarattığı büyük delik var.

Sayıları özetleyelim. Bütçe açığının milli gelire oranı bu yıl yüzde 6.6 tahmin ediliyor. Sonra inişe geçiyor. 2012’de yüzde 3.2 oluyor. Benzer bir eğilim toplam kamu faiz-dışı dengesinde görülüyor. Bu yıl yüzde 2.1 açıktan 2012’de yüzde 1 fazlaya geçiliyor.

Maliye politikası kamu borcunu belirliyor. 2008’de yüzde 39.5’a gerileyen AB tanımlı borç stoğu bu yıl yüzde 47.3’e, 2010’da yüzde 49’a çıkıyor. Sonra düşüş başlıyor. 2012’da yüzde 47.8’e iniyor.

Ne anlama geliyor? Bir: Hükümet orta vadede bütçe disiplinini sürdürmeyi, yani büyüme güçlendikçe bütçedeki bozulmayı durdurmayı taahhüt ediyor. İki: Ama bunu tedricen yapıyor, maliye politikasını büyümeye destek için kullanmaya devam ediyor.

Toparlanma sırasında para ve maliye politikasında hata yapmamak hayatidir. Geri döneceğim.

DİĞER YENİ YAZILAR