Merkez Bankası döviz alımları

Haberin Devamı

Noel ve yılbaşı tatiline iki gün kala küresel mali piyasalara sükûnet hâkim. Borsalar yatay seyrediyor. Dolar-euro paritesi 1.31 civarını sevdi, fazla kıpırdamıyor. İçeride TL’nin değer kaybı da durdu. Yılın böyle kapanacağı anlaşılıyor.

Buna karşılık emtia ve hammaddelerde heyecanlı yükseliş devam ediyor. Her zaman olduğu gibi, rivayetler muhtelif. “Sakın girmeyin, balon patlamak üzere” diyen kadar “Fırsatı değerlendirin, daha gideceği çok yol var” diyen de var. İlk gruba yakınım.

Salı günü satınalma gücü paritesine göre milli gelir ve gerçek tüketim düzeyini karşılaştırdık. Arada TÜİK yatırım harcamaları hesabını yayınladı. Bekleneceği gibi, inşaat yatırımlarının maliyeti Türkiye’de ortalamanın çok altında çıkıyor.

“2011 yılında Para ve Kur Politikası” Merkez Bankası Başkanı Yılmaz tarafından açıklandı. Son kararlardan sonra merakla bekleniyordu. Kısa, öz ve öğretici bir metin çıktı.

Kolay okunuyor. Göz atmanızı tavsiye ederim.

Aklım para politikasında

On gündür iktisatçılar para politikasına odaklandı.

Normaldir. Daha önce birkaç kez yazdım. 2001 krizi sonrasına damgasını vuran para politikası anlayışından köklü bir kopuşun işaretleri geliyor. Kesinlikle tarihi bir gelişmedir.

Köşe yazarı açısından bir açmazı da içeriyor. Benim aklım fikrim para politikasında ama faiz ve kur üstüne teknik tartışmaların okuyucuyu heyecanlandırmadığını da hissediyorum. Ne yapmalı?

Soyut analizler yerine somut ve ilginç konular aradım. Gene karşıma tümü enflasyona, dövize ve faize bir şekilde bulaşan uzun bir liste çıktı. Sonunda Merkez Bankası’nın döviz alımlarına bakmaya karar verdim.

Dalgalı kur rejiminin gri bölgesidir. Teoriye göre döviz kurunu piyasa belirler, Merkez Bankası döviz almaz. Ne var ki, gerçek teoriye uymuyor. Hep öyle olmaz mı? Merkez bankaları teoriyi delme pahasına konjonktürün gereklerini kabulleniyor.

Minareye kılıf dikme babında iktisatçılar çok yeteneklidir. Yeter ki niyet döviz almak olsun; bahanesi hazırdır: Kurda oynaklığı engellemek, kötü günler için rezerv biriktirmek, sermaye girişi risklerini hafifletmek vs. vs.

80 milyar dolar

Türkiye dalgalı kur rejimine 2001’de geçti. Döviz alımları 2002’de başladı. Merkez Bankası yıllık bazda alınan döviz miktarını açıkladı. Toplam döviz alımı net 80 milyar dolara ulaşıyor. Yıllara dağılımını kısaca özetlemek istiyorum.

2002-04 arasında net 16 milyar dolar döviz alınmış. Yıllık ortalama alım 5.4 milyar dolar ediyor. 2005’te aniden alımlar patlıyor: Net 22 milyar dolar yani önceki üç yıl ortalamasının dört katı.

2006-09 arasında alımlar daha düşük düzeye geriliyor. Dört yılda 27.5 milyar dolar alınıyor: Yılda ortalama 6.8 milyar dolar . 2002-04 döneminin biraz üstünde ama çok da değil. Ardından 2010 geliyor: 15 milyar dolar döviz alınıyor. Yüksek ama 2005’ten azdır.

Dikkatinizi çekerim. 2005’te daha çok döviz alınıyor. Ona rağmen para politikası değişmiyor. 2010’da ise para politikasında köklü bir değişime gidiliyor. Neden acaba? İşte size hoş bir bilmece...

DİĞER YENİ YAZILAR