Son yazımda Rezerv Opsiyon Katsayılarını (ROK) anlattım. Ama Para Politikası Kurulu (PPK) kararını değerlendirirken bir hata yapmışım. Bankacılık kesiminde uygulamayı yakından izleyen okuyucularım ikaz etti.
ROK’un 0.2 puan yükselmesi 3.6 milyar dolar ek döviz rezervidir dedim. Doğrudur. Bankaların döviz likiditesi azalıyor. Ardından piyasaya 6.5 milyar TL ek likidite girer dedim. Yanlıştır. Ek TL likiditesini ROK değil dövizle rezerv oranı belirliyor. Değişmedi.
Önemli çünkü para politikasına eleştirimi güçlendiriyor. Bu durumda PPK kararı likiditeyi arttırmıyor. Hatta sıkıyor. Dikkat: sadece son PPK kararı için geçerlidir. Yoksa günlük piyasa işlemlerinde faiz indi. Yani para politikası gevşedi.
İspanyol Komünist Partisi lideri, “Avrokomünizm ve Devlet” yazarı Santiago Carillo’nun 97 yaşında öldüğünü Hadi Uluengin hatırlattı. Dün Murat Belge yazdı. Kitap 1970’lerin sonudur. Benim neslimin kritik dönemeçlerinden biridir. Toprağı bol olsun.
Konjonktür ve bütçe dengesi
Ekonomide belirginleşen yavaşlamaya karşı iktisat politikası neler yapabilir? Para politikasını gözden geçirdik. Sıra maliye politikasına geldi. Hassas konudur. Geçmiş popülist politikalar toplumda derin izler bıraktı. Kamuoyu bütçe açığından çok korkar.
Maliye politikası bütçe hazırlanırken oluşur. Saptanan vergi oranları ve harcama ilkeleridir. Bütçe harcamaları bağlayıcıdır. Gelirler konjonktür tahminini yansıtır. Dolayısı ile bütçe gerçekleşmesi büyüme, enflasyon, dış denge, vs. tarafından belirlenir.
Ne demek? Maliye politikası, yani vergi oranları ve harcama ilkeleri değişmeden fiili denge hedeften sapabilir. Örneğin ekonomi yavaşlayınca bütçe geliri beklenin altına iner. Harcama ise devam eder. Böylece bütçe dengesi bozulur..
Çok önemlidir. Maliye politikası değişmedi. Ona rağmen ekonomi yavaşlayınca kaum iç talebe destek sağlıyor. Konjonktürü dengeleyen bu etkiye literatürde “kendiliğinden istikrar mekanizması” (automatic stabilizer) denir.
Rahmetli babam ben nüansları kaçırınca “Her gördüğün sakallıyı baban zannetme” diye uyarırdı. Tam oturuyor. Bütçe açığının her artışı ille maliye politikasında gevşeme değildir. Hatta açık artarken politika sıkılaşabilir. Yunanistan’da yaşandı.
Yangına benzin dökmek
Nitekim bu yıl iç talebin daralması bütçe gelirlerini olumsuz etkiliyor. İlk sekiz ayda faiz-dışı bütçe dengesinde 6 milyar TL bozulma var. Yıl sonuna kadar artar. Bütçe açığının milli gelire oranı da hedefin (yüzde 2) üzerine çıkar.
Bu olaya üzülmek değil sevinmek gerekir. İç talep daralırken bütçe açığında sınırlı artış kamu maliyesinin konjonktürü dengeleme görevini yaptığı anlamına gelir. “Kendiliğinden istikrar mekanizmasının” çalıştığını gösterir.
Sanırım lafı nereye getirdiğimi anladınız. Bu koşullarda maliye politikasını sıkmak yani bütçe açığını düşürmek ateşle oynamaktır. Özel kesim talebinde daralma yetmez, kamu talebini de düşürelim demektir. Velhasıl yangına benzin dökmektir.
Küresel krizde bu filmi de gördük. Talep 2008 sonbaharında çöktü. Ama maliye politikası gerekli tepkiyi vermek için 2009 ilkbaharını bekledi. Gecikme resesyonu derinleştirdi. Faturası topluma çıktı. Benden söylemesi...
Maliye politikasına bakıyoruz
Haberin Devamı