Geçen yazıda IMF destekli programın 2000’den günümüze maliye politikasını borç dinamiğine kilitlediğini söyledik. Maliye politikasını tartışmaya açtık. Geçen yazıda IMF destekli programın 2000’den günümüze maliye politikasını borç dinamiğine kilitlediğini söyledik. Bu yaklaşımın konjonktür dalgasını derinleştirici (procyclical) etkisini anlattık. 2000 sonrasında maliye politikasının tek hedefinin borç dinamiği olmasını haklı kabul edelim. Ancak geçmişte öyle olması bugün de öyle olmasını gerektirmez. Hedef tercihini koşullar belirler. Bugünkü ortamın dünden çok farklı olduğu ise biliniyor.
Lafı dolaştırmayalım. Soruyu ilk günden sormuştum: “Bugünkü borç düzeyi, borcun yapısı ve ülke risk primi bu faiz-dışı fazla hedefini gerekli kılıyor mu? Yani maliye politikasında yeni bir eşik belirleme zamanı geldi mi?”
Sürdürülebilir borçlanma
Borç dinamiği kavramını biraz açalım. Bir yandan enflasyon, öte yandan büyüme, mutlak değerleri kullanmayı zorlaştırır. O nedenle her iki sorunu rahatlatan, kamu borcunun milli gelire oranı kullanılır.
Mantıken üç alternatif mümkün: Oran düşer, yükselir ya da sabit kalır. İlkinde borç biter, ikincisinde patlar. Üçüncü halde uzun süre devam eder. Borç oranını sabit tutan bütçe dengesi sürdürülebilir borçlanmayı tanımlar.
Bu amaçla kullanılan karışık formül kolay sadeleşir. İki temel ekonomik gösterge öne çıkar: Kamunun ödediği reel faiz haddi ve milli gelirin büyüme hızı. Döviz kuru, “seignorage” gelirleri vs. ihmal edilebilir.
Örnek üstünden devam edelim. Yüzde 5 büyüyen ve reel faizin yüzde 5 olduğu bir ekonomide borç oranını sabitleyen faiz-dışı fazla/milli gelir oranı nedir? Cevap: Sıfır. Bütçede tüm faiz ödemeleri borçlanarak yapıldığı halde borç oranı sabit kalır.
Köklü revizyon zamanı
Gelelim Türkiye sayılarına. Büyüme hızı kolay, ortalama yüzde 5 biraz muhafazakâr ama makul duruyor. Reel faiz daha zor. Elde Hazine’nin Nisan 2003’ten bu yana hesapları var. Dört yıl ortalaması yüzde 7.4 çıkıyor.
Reel faiz büyümeden yüksek olunca sabit borç oranı için faiz-dışı fazla gerekiyor. Değeri ise borç oranına göre değişiyor. Brüt borç oranı yüzde 63’ü alalım. Milli gelirin yüzde 1.5’i tutarında faiz-dışı fazla ile borç oranının sabit kaldığı hesaplanıyor. Net brüt oranı yüzde 45’le gidersek faiz-dışı fazla oranı yüzde 1.1’e iniyor.
Dikkat: geçmiş dört yılın yüksek reel faiz ortalaması ve geçmiş beş yıldan düşük büyüme hızı halinde bile borç oranını sabit tutmak için yüzde 1-1.5 mertebesinde faiz-dışı fazla yeterli çıkmaktadır.
Daha fazla faiz-dışı fazla, borç oranını hızla düşürür. Örneğin bu reel faiz ve büyüme ile yüzde 3 faiz-dışı fazla beş yılda borç oranını 10 puan indirmektedir. Yüzde 6.5’le devam edilmesi halinde ise düşüş 25 puandan fazladır.Özetlersek, sayılar maliye politikasının temel varsayımlarda köklü revizyon zamanının çoktan geldiğine işaret etmektedir. Devam edeceğim...
Maliye politikası ve borç dinamiği
Haberin Devamı