Krize ne oldu?

Haberin Devamı

Temmuz istihdam verileri beklendiği gibi geldi. Geçen yıla kıyasla işsiz sayısında 842 bin artış, tarım-dışı istihdamda 314 bin, ücretli istihdamında 163 bin düşüş var. Ama tarımda istihdam 364 bin kişi yükselmiş!

Merkez Bankası faizde yarım puan daha indirim yaptı. Borçlanma faizi yüzde 6.75’e, fonlama faizi yüzde 9.25’e geriledi. Geçen yıla kıyasla faiz indirimi 10 puan düzeyini korudu. Mali piyasada çeyrek puan indirim bekleyenler çoğunlukta idi.

Ayrıca, bankaların Merkez Bankası nezdinde tuttukları zorunlu mevduat karşılığı oranları TL için yüzde 6’dan yüzde 5’e düşürüldü. Bu da para politikasında ek bir gevşeme anlamına geliyor.

Yılın dördüncü Enflasyon Raporu bu hafta (Perşembe) yayınlanıyor. Merkez Bankası’nın ayrıntılı konjonktür analizini öğreneceğiz. Para politikasını raporu gördükten sonra değerlendireceğim.

Yeni balon mu?

Son haftaların en ilginç gelişmesi küresel mali piyasalarda güçlenen iyimserliktir. Sanırım sizler de merakla izliyorsunuz. New York borsası 10 bini aştı. Risk iştahındaki artış risk primini adeta kriz öncesi günlere taşıdı. Gelişen ülkelere sermaye akımları canlandı.

Küresel mali piyasaları saran iyimserlik ve coşku Türkiye’ye de yansıdı. İstanbul borsası 50 bini geçti. Gecelik faizde 10 puan düşüşe rağmen dolar kuru 1.44’e kadar geriledi. Tahvil, mevduat, kredi, vs. tüm faizler geriledi.

Bir kez daha, mali piyasaların işine akıl erdirmenin zorluğunu görüyoruz. Bir yıl önce tam bir felaket havası vardı. Krizden başka konu yoktu. Öldük, bittik, mahvolduk deniyordu. Şu sıralarda hepsi unutulmuşa benziyor. Hangi kriz, ne krizi!

Neyse ki iktisatçılar var. Bakıyorum, meslektaşlar kara gözlüklerini çıkartmaya pek niyetli durmuyor. Mali kesimin gazına gelmeyi reddediyor. Mali piyasalarda yeni bir varlık fiyatları balonunun şiştiğini düşünüyor. Likidite bolluğunu sorumlu tutuyor.

Anlaşılacağı gibi, ben de o cenahtayım. Geçmişte çok örneğini gördük. Bol ve ucuz para mali piyasaları hızla ekonominin temellerinden koparıyor. Gerçek dışı hikayeler kolayca satın alınıyor. Ama bu film hep hüsranla bitiyor.

Mary Travis’e ağıt

Maalesef yazmakta geciktim. Peter Paul&Mary’nin kadın sesi Mary Travis geçen ay 72 yaşında vefat etti. Gençler isimlerini bilmez ama 50 yıl sonra ben hâlâ sürekli dinliyorum.

1960’lar Amerikan folk müziğinin altın yıllarıdır. Yolu Pete Seeger açmıştı. Kingston Trio, The Limelighters ve Peter Paul & Mary gibi üçlü gruplarla devam etti. Onları Bob Dylan, Joan Baez, vs. izledi. Bizim nesli çok etkiledi. Sonra ilgi azaldı. .

Peter Paul & Mary’nin Türkiye şubesi Münir Güven&Mürüvvet Robert Kolej Yüksek Bölümü’nde (Boğaziçi Üniversitesi) sahneye çıkardı. 1963-4 olmalı. Güven Nil’i maalesef genç yaşta kaybettik.

Barış Manço Belçika’ya gitmişti. Bazılarımız Robert’lilere katıldık. Solist rahmetli Murat Sertel’di. Ekolar mı? Sahne dışındaki üçlüde ben, Batur Pere ve Memo Şahinbaş vardı. Peter Paul&Mary şarkıları söylemeye bayılırdık. Güzel günlerdi...

DİĞER YENİ YAZILAR