Krizde ezberler bozulur

Haberin Devamı

Günlük dilde “kriz” denen ekonomik çalkantıların bizim meslekteki adı düzeltmedir. Nitekim, bir krizin çıkması için daha önce bir takım dengesizliklerin oluşması zorunludur. Düzeltilmesi gereken dengesizlikler yoksa, kriz olmaz.

Dengesizlik sözcüğü önce reel olayları çağrıştırır. Türkiye’de ilk akla gelen bütçe ve cari işlemler açıklarıdır. Bunlar büyüyünce kriz beklentileri yoğunlaşır. Onları döviz kuru ve enflasyon izler.

Halbuki reel dengesizliklerin gerisinde zihniyet sorunları yatar. Deneyim ve teoriler ekonominin gerçeklerinden kopuk davranış biçimlerini besler. Bir dizi kritik ezber oluşur. Krizin birinci işlevlerinden biri de ezber bozmaktır.

ABD’den örnek verelim. Son otuz yılda mali piyasaların etkinliği kayıtsız şartsız kabul edilen bir postulata (ön doğru) dönüşmüştü. Varlık fiyatları balonu ihtimali reddediliyordu. Bu ezberin bedelini ABD (ve dolayısı ile dünya ekonomisi) “tüm krizlerin ağababası” ile ödedi.

Resesyon enflasyonu ezer

Türkiye ezberi bol bir ülkedir. Dolayısı ile yaşanan büyük krizin ekonomik ezberleri de perişan etmesi kaçınılmazdı. Doğal olarak, tarih yavaş işliyor. Hepsi bir günde bozulmuyor. Ama zamanla ezber kaleleri birer birer düşüyor.

Kritik ezberlerden bir bölümü enflasyonla ilgilidir. Hangisinden başlasam diye düşünüyorum. En yaygını enflasyonla bütçe açığı arasında kurulan bire bir nedensellik ilişkisidir. Bütçede bozulmanın enflasyonu yükselteceğine inanılır.

Benzer bir ilişki enflasyonla döviz kuru arasında kurulur. Kur artışı enflasyonu tırmandırır. Aynı şekilde enflasyonun belirli bir düzeyde katılaştıran yapısal etkenlerin varlığına inanılır.

Ama 2008 sonunda başlayan ağır resesyon tüm ezberleri bozdu. Bütçe açığının patlamasına ve döviz kurunun artışına rağmen enflasyon çöktü. Kimsenin mümkün olabileceğini inanmadığı düzeylere, yüzde 5’lere geriledi.

Üstelik yakın gelecekte enflasyonun tekrar yükselmeye başlayacağına dair bir işaret görülmüyor. Hatta tersine eğilimler ağır basıyor. Ufukta son yarım yüzyılın en düşük enflasyonunu beliriyor.

Para politikasında normalleşme

Krizin vurduğu bir başka ezber yüksek faizin gerekliliğine olan inançtır. Çok ilginçtir. Normal ekonomilerde yüksek faizin kendisi bir dengesizliktir. Türkiye’de ise faizin düşürülmesi bir dengesizlik nedeni kabul edilir.

Geçmiş para politikalarının ayrıntılarına girmek istemiyorum. 2003 sonrasında uygulanan yanlış para politikalarını uzun süredir eleştiriyorum. Sevindirici olan, krizle birlikte Merkez Bankası’nın para politikasını normalleştirilme yolunu seçmesidir. Gecelik faiz tek haneye inerse kur ve enflasyon patlar dendi. Faiz indi ama sorun çıkmadı. Sonra devlet tahvili faizleri düşmez dendi. Dün onlar da tek haneyi gördü. Yetmedi. Merkez Bankası yeniden döviz alım ihaleleri başlattı.

Ezber yanlıştı. Merkez Bankası’nın yaklaşımı doğrudur. Yaşanan ağır resesyon para politikasının normalleşmesi için bir fırsat oluşturdu. Merkez Bankası bu fırsatı kullanıyor. Yüksek faiz döneminin son erdiği gerçeğini bir an önce kabullenmek gerekiyor.

DİĞER YENİ YAZILAR