Küresel mali piyasalar beni şaşırtmaya devam ediyor. Dün komşum Ali Ağaoğlu da yazdı. Borsaların yıl sonu yükselişini bilanço makyajına atfetmiştim. Yeni yılın artışla başlaması bu hipotezi de geçersiz kıldı. Havlu atmaktan başka çarem kalmadı.
Finansal Çözümler Ltd. tarafından hazırlanan CNBC-e tüketici endeksleri Aralık sonuçları yayınlandı. Güven, Beklenti ve Eğilim endeksleri Haziran’da zirveyi gördükten sonra düşüşe geçmişti. Aralık’ta anlamlı bir hareket yok. Yatay seyrediyor diyebiliriz.
Yüksek Aralık enflasyonuna Merkez Bankası’nın bakışı açıklandı. Enerjide baz etkisini ve işlenmemiş gıdada büyük artışı sorumlu tutuyor. Talep baskısını daha iyi yansıtan özel kapsamlı tüketim göstergelerinin yüzde 4’ün altında kaldığına dikkat çekiyor.
Emekli zammı resmi enflasyonun kasten düşük tutulduğu şikâyetlerini de beraberinde getirdi. İki üç katı diyenler bile var. Kişisel enflasyonunu hesaplamak isteyenlere “Enflasyonmetre” (http://akat.bilgi.edu.tr) tavsiye edilir.
Euronun yararı
2000’de euroya geçiş heyecan yaratmıştı. Ben de euroya methiye düzenler arasında yer aldım. Avrupa Para Birliği’ne (APB) üye ülkelerin milli devletin kurucu simgelerinden birinden vazgeçmelerinin tarihi anlamını vurguladım.
Şüphe ile yaklaşan iktisatçılar da oldu. Bir bölüm, özellikle ABD’de, müşterek siyasi otorite olmamasının uzun dönemde para birliğini zorlayacağını düşünüyordu. Bu görüşü destekleyen teorik argümanlar vardı.
Bu açıdan “tüm krizlerin ağababası” ilginç bir fırsat oluşturuyor. Soru açıktır. Mali krizde euronun mevcudiyeti işe yaradı mı? Yoksa euronun varlığı APB ülkelerin sorunlarını ağırlaştırdı mı?
Euronun yararları bence açıktır. Bugün daha iyi görüyoruz. Euro olmasa, üye ülkelerden bazıları ciddi döviz krizleri ile karşı karşıya kalabilirdi. Akla hemen Euro Bölgesi’nin zayıf halkaları, Yunanistan, İrlanda, İtalya ve İspanya geliyor.
Para birimi değer kaybeden bu ülkeler kısa dönemde küresel mali krizin etkilerini daha ağır yaşayacaktı. Enflasyon ve faiz yükselecek, reel ekonomide küçülme daha sert olacak, mali kesimde hasar yükselecekti. Euro bu kötü senaryoyu engelledi.
Sancılı düzeltme
Ancak, iktisadın temel bir kuralı var. Ortada bir makro dengesizlik varsa, onu düzeltecek mekanizmalar gerekiyor. Döviz kuru tam bu noktada devreye giriyor. İç ve dış fiyatların ilişkisini değiştirerek orta vadede dengesizliğin düzelmesine olanak sağlıyor.
Halbuki yukarıda sayılan Euro Bölgesi ülkeleri paralarının değeri ile oynayamıyor. O zaman düzeltme nasıl gerçekleşecek? İktisadın mantığı gene basit. Madem kur değişmiyor o zaman iç fiyatlar makro dengesizlik ortadan kalkıncaya kadar düşecek. Yani yeni dengeye gelir ve fiyat deflasyonu ile ulaşacak.
Görüldüğü gibi söylemesi basit ama yapması çok zor bir düzeltme mekanizmasıdır. Vergi artışları, kamu harcamalarında kısıntı, uzun süren durgunluk, grevler, sokak hareketleri, siyasi istikrarsızlık vs. yani çok sancılı bir süreçtir.
Bu durum iktisadın diğer temel ilkesi ile tutarlıdır. Bedava yemek yoktur; faturayı mutlaka birisi öder. Euro üyeliğinin sağladığı mali istikrarın ciddi bir bedeli olduğunu da bu şeklilde anlıyoruz. Üye ülkeler bu bedeli ödeyebilecekler mi? Göreceğiz.
Kriz ve euro: İlk bilanço
Haberin Devamı