Yazının temalarını yansıtan başlık bulmakta zorlandım. “Mali kriz ihtimali geriliyor mu?” derdimi iyi anlatıyordu. Uzun geldi. “Normalleşme işaretleri” dedim. Maksadımı aşıyordu. Sonunda yukarıdaki başlığı seçtim.
Yılbaşında “sert iniş olur mu?” diye sormuştum (12/1/2014). İki risk öne çıkıyordu. Fed’in tahvil alımlarını kısması içeride tırmanan siyasi gerginliğe rastlamıştı. Nitekim on gün sonra TL’ye sert bir saldırı gerçekleşti. Moraller iyice bozuldu. Kriz korkuları depreşti.
Para politikası sıkılınca
Oluşan panik havasına ekonomi yönetimi hızlı tepki verdi. Para Politikası Kurulu (PPK) olağanüstü toplanıp güçlü faiz artışına gitti. Hatırlayın. Mali piyasalar faiz artışının yetmeyeceğini savundu. Karamsarlık havası dağılmadı.
Benim tefsirim daha iyimserdi. Bir: Para piyasasında reel faiz artıya geçmişti. İki: Bütçede sorun gözükmüyordu. Üç: Makro-ihtiyati tedbirler iç talebi kısıyordu. Dört: İhracat pazarlarında canlanma belirginleşiyordu.
Gene de “risk kalmadı” demedim. Kırılganlık algısı çok yaygın ve güçlü idi. Hesapta olmayan iç ya da dış şoklar TL’ye yeni bir saldırıyı tetikleyebilirdi. O nedenle “bekleyelim, görelim” tavrını benimsedim.
İki ay sonra
Para Politikası Kurulu’nun tarihi toplantısından bu yana iki ay geçti. Bu süre içinde koşullar olsa olsa kötüleşti. Fed’in çıkış programı kesinleşti. Siyasi çatışma daha da sertleşti. Rusya Kırım’ı ilhak etti. Twitter yasaklandı. Suriye uçağı düşürüldü.
Buna karşılık para piyasalarında dalgalanmanın sınırlı kaldığı hemen görülüyor. Doların iki ay ortalaması 2.22 TL’dir (sepet 2.63 TL). Oynaklık ise önceki iki ayın üçte birine indi. Tahvil piyasasında da benzer eğilim gözleniyor.
Lafı uzatmayalım. Son iki ayda kur ve faiz daha yüksek düzeyde dengeye geldi. Oynaklık düştü. Bu anlamda politika tepkisi amacına ulaştı. Mali kırılganlık denetim altına alındı. Reel ekonomiye yansımalarına bir başka yazıda bakarız.
Kırılganlık azaldı mı?
Haberin Devamı