Kasım’da tüketici fiyatlarında artışın yüksek çıkması bekleniyordu. Öngörüler yüzde 1.6 etrafında yoğunlaşmıştı. Ben de öyle düşünüyordum. Gözlemciler arasında yüzde 1.9’a kadar çıkanlar vardı. Ama yüzde 2 diyen yoktu.
TÜİK, Kasım TÜFE artışını yüzde 1.95 açıkladı. Virgül sonrasını tek haneye yuvarlayınca yüzde 2.0 ediyor. 2003 bazlı fiyat endeksinde Ekim 2004’ün yüzde 2.2’sinden sonra ikinci en yüksek aylık artıştır.
Bu durumda Kasım sonu itibarıyla yıllık TÜFE artışı da yüzde 8.4’e ulaştı. Temmuz 2007’de yüzde 6.9’du. Yani son dört ayda yıllık tüketici enflasyonu 1.5 puan yükseldi.
Ama bir yıl önce yüzde 9.9 idi. Geçen yıla kıyasla 1.5 puan düştü.
Arz kökenli sorunlar
Perşembe’nin gelişinin Çarşamba’dan bilindiğini yukarıda söyledik. Enflasyonu tırmandıran fiyat artışları sürpriz değildi. Adeta davul-zurna ile geldiler. Örneğin Merkez Bankası’nın yayınladığı raporlarda ayrıntılı analizleri yer alıyor.
Başta tarım ürünleri geliyor. Kuraklık bu yıl tarım kesimini olumsuz etkiledi. Tahıl ve sebze üretimi geriledi. Paralelinde tarım fiyatları dünyada yükseldi. Dolayısıyla iç arzı daha da kısıcı bir etki oluştu. Tarımsal fiyatlarda oluşan büyük dalgaları daha önce anlattık.
İkincisi kamu kökenli fiyat artışlarıdır. ÖTV’nin yükseltilmesi akaryakıt ve sigara fiyatlarını etkiledi. İstanbul’da belediyenin su tarifeleri yenilemesinden yüklü bir fiyat zammı çıktı.
Son olarak dünya petrol ve altın fiyatlarında son dönemde yaşanan artışlar var. Daha önceki aylarda TL’nin değer kazanması bunların iç fiyatlara yansımasını geciktirdi. Artık dövizin düşeceği yer kalmayınca iç fiyatlar yükseldi.
Bunlar önemli nisbi fiyat değişiklikleridir. Örneğin tarım fiyatlarındaki artış kentlerde satın alma gücünü düşürür. Buna karşılık kırsal yörede reel geliri arttırır. Petrol fiyatındaki artış herkesin gelirini olumsuz etkiler.
Dikkat edilirse bu tür fiyat artışlarında Türkiye’de toplam talebin seyrinin etkisi ya hiç yoktur yada yok denecek kadar azdır. O nedenle arz kökenli olumsuz gelişmeler diyebiliyoruz.
Enflasyon eğilimi aşağı yönlü
Talep kökenli yani kalıcı enflasyon baskısını nasıl ölçebiliriz? Bu amaçla TÜİK özel göstergeler yayınlıyor. Ben şu sıralarda basit bir göstergeyi tercih ediyorum. Gerçek kira artışlarına bakıyorum.
Kira artışı kriz sonrasında yüzde 20 eşiğinde sabitlenmişti. Ne kurdan, ne enflasyonda etkileniyordu. Yaz başında bu uzun süreli eğilim kırıldı. Kira artışları gerilemeye geçti. Bu eğilim Kasım’da da sürüyor: yıllık artış yüzde 16.4’e indi.
Bu olguyu çekirdek enflasyonda düşüş eğiliminin sürdüğü şeklinde tefsir ediyorum. Bu durumda bence Merkez Bankası’nın faiz indirimine devam etmesi gerekiyor. Bakalım öyle olacak mı!
Kasım enflasyonu
Haberin Devamı