Kapitalizm sohbetine hazır girişmişken devam ediyorum. Osman Ulagay’ın yönettiği “Gelecek Zirvesinde” konuşan Raghuram Rajan’ın “Fay Hatları” kitabı fırsat oldu. Bazı dostların “fazla konjonktür yazıyorsun” eleştirileri de galiba etkiledi.
Küresel kriz kaçınılmaz olarak kapitalizmle yeni bir hesaplaşma dönemi başlattı. Bozuk gelir dağılımı, yüksek işsizlik, açgözlülüğün teşviki, tüketim çılgınlığı, doğanın tahribi vs. bilinen zafiyetleri tekrar hatırlandı.
Ancak, son iki yüzyılda köprülerin altında çok sular aktı. Geçmişte kapitalizme karşı adaylar, güçlü ideolojiler ve siyasi hareketlerden kaynaklanıyordu. Şimdi onlar tarih sahnesinden çekildi. Yenileri ise bir türlü ortaya çıkmıyor.
Aklıma gayri ihtiyari Winston Churchill’in ünlü demokrasi tanımı geliyor. Hiç zorlanmadan kapitalizme uygulanabilir. Kapitalizm fevkalade kötü bir ekonomik sistemdir; ne var ki diğerleri daha da kötüdür.
Neden kazandı?
Neden böyle oldu? Krizin hemen ardından Capital and Society dergisinde (Haziran 2009) İngiliz iktisatçı John Kay’in (Oxford ve LSE) çok beğendiğim bir makalesi yayınlandı: “Piyasa Ekonomisinin Mantığı: Avrupalı Bakış” (www.johnkay.com). Makalenin ana temalarını önce kendim özetlemek istedim. Uzadı. Sözü doğrudan yazara bırakıyorum. Tercüme zorluklarına rağmen derdini en iyi kendisi anlatıyor. Makaleden alıntı yapıyorum (vurgular benim).
“Piyasa ekonomisinin gerçek güçleri nedir? Üç unsuru var. Bir: Fiyatlar haberleşme sinyalleri olarak davranıyor; fiyat mekanizmasının işleyişi kaynak dağılımına merkezi planlamaya kıyasla daha iyi bir rehber oluşturuyor.
İki: Piyasalar bir keşif süreci olarak çalışıyor - piyasa ekonomisi kaotik bir deneme-bozma (experimentation) aracılığı ile değişime uyum sağlıyor.
Üç: Piyasalar siyasi ve ekonomik iktidarın dağılmasından (diffusion) yararlanıyor. Refah ve büyüme, müteşebbisin enerjisini başkalarının ürettiklerine el koyma yerine zenginlik yaratmaya yöneltmesini gerektiriyor. Ademimerkeziyetçi otorite ve faaliyet dağınıklığı (deconcentration) rant peşinde koşmayı sınırlıyor”
Resmin tümünü görmek
Analiz mevcut iktisat teorisinin temel sorunlarına ışık tutuyor. Önce kapitalizm üçlünün en önemsizi olan fiyat sinyallerine indirgeniyor. Sonra fiyatların tüm piyasalarda etkin işleyişine iman ediliyor. Örneğin mali kesimin sorunlarına yeni değindim.
Halbuki kapitalizmin dinamik gücü, Schumpeter’in “yapıcı yıkım” dediği keşif (deneme-bozma) kaosudur. Teknolojik gelişmeyi ve bugünkü refah düzeyini ona borçluyuz. Ama fiyat teorisinin statik evreninde sessizce geçiştirilir.
Ya iktidar? Toplum her yerde ve daima muktedirler üretir. Hükmedenlerin kendi aralarında ve hükmedilenlerle çatışması tarihin motorudur. Ama iktisat teorisinin fantezi dünyasında mübadele eşitler arasında gerçekleşir.
Son olarak, yukarıdaki analiz kapitalizm-demokrasi ilişkisini de kapsıyor. Şöyle özetleyelim: Liberal kapitalizm esas gücünü ekonomik, siyasi, ideolojik vs. farklı odakların iktidarlarını dengeleyen kurumların varlığından alıyor.
Kapitalizmin gücü
Haberin Devamı