Kapitalizmin doğuşu

Haberin Devamı

Kapitalizm sohbetine geri dönüyorum. İç ve dış konjonktürde kayda değer bir gelişme görmüyorum. Perşembe günü Merkez Bankası yılın ikinci enflasyon raporunu açıklıyor. Teşhisleri merakla bekleniyor.

“Gelecek Zirvesi” fırsat yarattı. Kapitalizmin geleceği sorusu ile başladım. Raghuram Rajan’la paradan para kazanma sorununa girdim. John Kay’in kaleminden kapitalizme güç veren temel özellikleri özetledim.

Kapitalizmin gerçekçi analizi mutlaka ortaya çıkışını doğru anlamaya gerektirir. Toplumu ancak evrimi ile birlikte açıklayabiliriz. Kalıcı-yapısal özünü raslantısal-geçici biçimlerden ayırmanın tek yoludur.

Kapitalizmin başlangıcı sanayi devrimidir. Kapitalizmi sanayisiz (dolayısı ile işçisiz) düşünmek olanaksızdır. Dolayısı ile tarihin temel kopuşu sanayi devrimidir. İçinde yaşadığımız toplumun kuruluşuna tekabül eder.

İngiltere bilmecesi

“Sanayi devrimi” ne demek? İktisat tarihçileri verimlilik kavramını kullanarak tanımlıyor. Verimlilik insanların bilgi ve beceri düzeyini yansıtıyor. Bugün teknolojik gelişme kavramı ile özetleniyor.

Tarihin büyük bölümünde verimlilik adeta hiç artmıyor. Üretimde kullanılan araç ve teknikler değişmiyor. Binlerce yıl böyle süregeliyor. Sonra sanayi devrimi geliyor. Teknolojik değişim ani bir kopuşla hızlanıyor. Bizi bugünlere taşıyan süreç başlıyor.

İktisat tarihçileri yeri ve tarihi konusunda da anlaşıyor. Kritik kopuş 18.inci yüzyılın ikinci yarısında İngiltere’de gerçekleşiyor. Genellikle kritik tarih 1760 alınıyor. Buhar makinası, demiryolu, vs. bir dizi kritik yenilik tarafından simgeleniyor.

Ancak beraberinde önemli bilmeceler getiriyor. Sanayi devrimi neden İngiltere gibi Avrupa’nın kenarındaki küçük bir ülkede gerçekleşiyor? 1760’da İngiltere’nin nüfusu 6 milyon; Çin’in 270 milyon, Japonya’nın 31 milyon, Hindistan’ın 100 milyon.

Ayrıca neden 18.inci yüzyılı bekliyor? Örneğin 2 bin yıl önce antik Yunan ve Roma medeniyetleri, üçyüz yıl önce İtalyan rönesansı bu geçişi yapamıyor. 13.üncü yüzyılda dünyanın en gelişmiş ülkesi Çin bu dönüşümü beceremiyor.

Kurumsal iktisat

İktisatçılar uzun süredir bu sorulara tatminkar cevaplar arıyor. Bilhassa son elli yılda bilmecenin çözümü için ciddi uğraşıldı. 18.inci yüzyıl İngiltere’sini diğerlerinden farklı kılan temel toplumsal özelliklere ışık tutuldu. Böylece daha genel bir toplum (ve tarih) teorisi için önemli adımlar atıldı.

Alanın öncülerinden biri ABD’li iktisatçı Douglass North’dur. Katkıları Nobel ödülüne layık görüldü. “Kurumsal iktisat” okulunu kurdu. Analizi sermaye birikimini ve yeniliği teşvik eden kurumlara ve bunları çerçeveleyen diğer koşullara odaklanıyor.

Kurumsal iktisadın temel kitaplarından biri 10 yıl önce Türkçe yayınlandı. D.North: Kurumlar, Kurumsal Değişim ve Ekonomik Performans (çev.G.Güven, Sabancı Üniversitesi yay. İstanbul 2002). Bu konulara kafa yoranlara tavsiye ederim.

DİĞER YENİ YAZILAR