1970-2000 arasında Türkiye’de ortalama yıllık enflasyon yüzde 50’nin üzerinde seyretmişti. 1999 sonunda yoğunlaşan enflasyonla mücadele çabası, 2001’de yaşanan büyük mali krize rağmen dört yıl içinde enflasyonu tek haneli sayılara indirdi.
2004 ortasından bu yana enflasyonun yerleştiği yüzde 7-10 bandı önceki otuz yıl ortalamasının beşte birinden, 1990’lar ortalamasının ise sekizde birinden daha azdır. Bu olguyu fiyat istikrarı yolunda atılmış devasa bir adım olarak kabul etmeliyiz.
Ekonomik istikrarın olmazsa olmaz koşulu daima ve her yerde düşük enflasyondur. Ancak çok önemli bir hususa dikkat etmek gerekir. Düşük enflasyon ekonomik istikrarın gerekli koşuludur, yeterli koşulu değildir.
Çünkü, ekonominin geri kalanında ciddi dengesizlikler sürebilir. Hatta düşük enflasyon bu dengesizlikleri oluşturma pahasına elde edilmiş olabilir. Bu ise görünen istikrarın kalıcı olmadığına işarettir.
Ekonomik istikrar ve faiz
Ekonomik istikrarın kalıcılığını anlamak için enflasyon dışında hangi göstergelere bakmak gerekir? Türkiye’de ilk akla gelen dış açıktır. Onu büyüme hızı ve işsizlik oranı izler. Bütçe disiplini çok önemsenir. Para politikası en sonda yer alır.
İktisatçı bu sıralamayı değiştirir. Önceliği para politikasına verir. Bir nedeni, enflasyonun özünde parasal bir olay olmasıdır. Diğeri ise dış denge, büyüme, işsizlik vs. diğer istikrar göstergelerinin büyük ölçüde para politikaları tarafından belirlenmesidir.
Haklı olarak soracaksınız. Ya maliye politikası, o da çok önemli değil mi? Evet, ama Türkiye’nin özel bir durumu vardır. Kamu borcunda oluşan kısır döngüyü kırmak için verilen rekor faiz-dışı fazlalarla maliye politikası fevkalade sıkıdır.
Demek ki, kalıcı ekonomik istikrarın düşük enflasyondan sonra ikinci koşulu düşük faizlerdir. Gelişmişlik düzeyinden bağımsız olarak, istikrarlı ekonomilerde enflasyonla birlikte faizler de düşüktür. Etrafımıza bakmak yeterlidir.
Yüksek faizin kendisi başlı başına bir istikrarsızlık işaretidir. Bir ihtimal ekonomide bir şeylerin kötü gitmesi yüzünden yüksek tutulmasıdır. Diğer ihtimal para politikasının yanlış olmasıdır. İkisi de sorunlu bir ekonomiye tekabül eder.
Dengesizlik istikrarı bozar
Analizi sürdürelim. Sıkı maliye politikasına rağmen faizin yüksek tutulması ülke parasına talebi artırarak döviz kurunu baskı altına alır. Bu ise kısa dönemde enflasyonla mücadeleyi destekler.
Ama başka etkileri de vardır. Kısa dönemde dış açık büyür. Dış açık yüksek faize gelen dış kaynakla kapatılır. Uzun dönemde ise, bir yandan talebin ithalata yönelmesi öte yandan kurun sanayinin gelişmesini örselemesi büyümeyi yavaşlatır. İstihdam sorunları ağırlaşır.
Aşırı değerli para, büyük dış açık, yavaşlayan büyüme, artan işsizlik... Enflasyon düşük de olsa bu ekonomide istikrar kalıcı değildir. Çünkü ortada her an ekonomide çalkantılara yol açabilecek ciddi dengesizlikler vardır.
Yukarıdaki resmi tanımakta zorlandığınızı sanmıyorum.
Kalıcı istikrarın koşulları
Haberin Devamı