IMF-DB toplantıları dün bitti. Yazıya oturmadan internette biraz dolaştım. Bizim haber sitelerine göre “İstanbul toplantısı” tarihe geçmişti. Benzer ifadeler mutlaka bugün gazete manşetlerine taşınmıştır.
Sonra dünya medyasına baktım. CNN, Financial Times ve Wall Street Journal’da IMF karşıtı göstericilerle polisin çatışması dışında İstanbul’a ve toplantıya referans yoktu. Nasreddin Hoca’nın hikâyesi gibi, galiba içeriden başka dışarıdan başka görülüyor.
Zoellick ve Stauss-Kahn’ın konuşmalarında “sol” temaların bolluğu da ilgimi çekti. Doğrusu ya, bir gün solun bu kurumlar tarafından temsil edileceğini öngörmemiştim. Dünya ekonomisinde bir şeylerin değişmeye başladığına işaret olabilir mi? Sanmam.
Teşbihte hata olmaz. Tek parti döneminin Ankara Valisi Tandoğan’a atfen anlatılan hikâye ünlüdür. Komünizmle suçlanan sanıklar valinin karşısına getirilir. Vali çok kızar. “Memlekete komünizm lazımsa onu da biz yaparız, size ne oluyor!” der.
Niyetleri okuyoruz
Bir hususu baştan belirtelim. Bu tür forumlarda ifade edilen niyetler önemlidir. Büyük oyuncuların küresel ekonomik sorunları nasıl gördüğüne ve nasıl çözümler aradığına dair yararlı ipuçları taşır.
Temel politika eksenlerini kısaca görelim. Birincisi krizden çıkışta makro politika desteğinin sürdürülmesi gereğidir. Her fırsatta vurgulandı. Özel kesim talebi canlanmadan, yani sürdürülebilir büyümeye geçilmeden sakın gevşek politikaları terk etmeyin dendi.
Ortalığa saçılan para ve bütçe açıkları mali krizin bir ekonomik buhrana dönüşmesini engelledi. Ancak küresel talep yetersizliğini yaratan dengesizliklerin giderilmesi yolunda adım atılamadı. Dolayısı ile orta vadeli tedirginlik sürüyor.
İkincisi, mali kesimin denetiminin hem sıkılaştırılması hem küresel düzeye taşınması gereğidir. Literatürde “koordinasyon sorunu” denir. Denetimi tek başına artıran ülke rekabet gücünü kaybeder. Ama yapılmazsa benzer bir kriz tekrarlanacaktır.
Üçüncüsü dünya rezerv para sisteminin küreselleşme gerçeği ile uyumlu hale getirilmesidir. En zor ve hassas konu budur. Nihai kararların G-20’de alınacağı, IMF’in kurumsal düzeyde yürütmeden sorumlu olacağı anlaşılıyor.
“İşler eskisi gibi...”
Ya sonuçlar? Biraz antenlerimi uzattım. Bu kurumlarda çalışmış, geçmiş toplantılara katılmış, mekanizmanın nasıl çalıştığını birinci elden bilen meslektaşlara başvurdum. İzlenimlerini aldım.
Dedikoduları kendime saklıyorum. Tepkiler karamsardı. Çok az somut gelişme sağlandığı görüşü yaygındı. Eski tüfeklerden biri “sen o cafcaflı laflara bakma, işler eskisi gibi gidiyor” (“business as usual”) dedi. Benim analizimle örtüşüyor.
Nitekim İstanbul toplantısının küresel döviz piyasalarını etkilemediği hemen görüldü. Birkaç rivayet altın ve petrol fiyatlarını kıpırdatmaya ve enflasyon korkularının depreşmesine yetti. Dolar tekrar ateş hattına giriverdi. Bu işler böyle...
“İstanbul toplantısı” bitti
Haberin Devamı