ABD’den sonra AB’nin ilk çeyrek küçülme sayıları açıklandı. Eurostat’a göre, bir önceki yılın aynı dönemine göre üç Baltık ülkesinde milli gelir çift haneli, Almanya yüzde 6.9 gerilemiş. Euro bölgesinde küçülme yüzde 4.6 olmuş.
ABD’de tüketici fiyatları endeksi Nisan’da aynı kaldı. Yıllık bazda fiyatlar yüzde 0.7 düştü. Yıllık enflasyon Mart’ta da eksi çıkmıştı. Hatırlatalım: eksi enflasyona deflasyon deniyor. Amerika 1955’ten bu yana en güçlü deflasyonunu yaşıyor.
Perşembe günü toplanan Para Politikası Kurulu gecelik faizi yarım puan indirdi. Piyasa da o kadar bekliyordu. Böylece borçlanma faizi yüzde 9.25’e, fonlama faizi yüzde 11.75’e geriledi. Gene geç, gene yetersiz ama hiçten iyidir.
Türkiye’de ilk çeyrek bilançoları yayınlanıyor. Banka kârlarında gözlenen artış özellikle şaşırttı. Bu minareye nasıl kılıf dikileceğini çok merak ediyorum. Bir ipucu: 2008’de gecelik faizin yüzde 16.75’e yükseltilmesi banka karlarını nasıl etkiledi?
Doğru teşhis çok önemli
Cuma günü Hanehalkı İşgücü Araştırması Şubat sonuçları TÜİK tarafından yayınlandı. İşsizliğin tüm zamanların en yüksek düzeyine tırmanması dün gazetelere manşet oldu. Sayılara bakmadan birkaç genel gözlem yapmak istiyorum.
Okuyucularım hatırlar. 2003 sonrasında uygulanan yanlış para politikalarını beş yıldır eleştirdim. Yüksek faiz-aşırı değerli TL ikilisinin Türkiye’yi “sanayisiz, ihracatsız, istihdamsız ama enflasyonist” bir büyüme modeline sıkıştırdığını savundum.
Ekonominin hızlı büyüdüğü dönemlerde bile Türkiye’nin demografik özelliklerinin gerektirdiği istihdam artışının yaratılamadığını özellikle vurguladım. Konjonktürde ilk tökezleme ile birlikte Türkiye’nin bir işsizlik felaketi ile karşı karşıya kalacağını anlattım.
Ayrıntıları daha önce yazıldı. Tekrarlamaya gerek görmüyorum. Ayrıca bu analizi yapan tek ben değilim. Yüksek faiz lobisinin tam saha presine rağmen başkaları da aynı şeyleri söyledi. Bugün de söyleniyor.
Olaya doğru teşhis konması çok önemlidir. İşsizlikteki patlama olumsuz konjonktürün sıradan ve geçici bir sonucu değildir. Sürdürülemez bir modelin bir süre gözden gizlediği kritik bir yapısal zafiyetin olumsuz konjonktürle birlikte açığa çıkmasıdır.
Kuşbakışı veriler
Maalesef işgücü ile ilgili zaman serilerinde bir sorun oluştu. TÜİK yılbaşından itibaren adrese dayalı nüfus sistemine geçti. Yani sadece 2008 ve 2009’un Ocak ve Şubat ayları karşılaştırılabiliyor. Örneğin mevsimlik etki hesaplanamıyor. Kısaca özetleyelim: Şubat itibarıyla, bir yıl öncesine kıyasla nüfus 820 bin kişi, 15+ yaş grubu 860 bin kişi, işgücü (çalışanlar+işsizler) 1 milyon 40 bin kişi artıyor. Buna karşılık istihdam 85 bin kişi azalıyor. Dolayısı ile işsizler 1 milyon 125 bin kişi artıyor.
Özetleyelim: 15+yaş grubu toplam nüfustan 40 bin kişi fazla artıyor. İşgücü (çalışanlar artı işsizler) 15+yaş grubundan 180 bin kişi fazla artıyor. İşsizler 15+yaş grubundan 265 bin kişi fazla artıyor. Aynı anda istihdam 85 bin kişi azalıyor.
Doğal olarak bu koşullarda işsizlik oranları patlıyor. Toplam işsizlik 4.2 puan artışla yüzde 16.1’e, tarım-dışı işsizlik 5.6 puan artışla yüzde 19.8’e, genç nüfusta (15-24 yaş) işsizlik 7.1 puan artışla yüzde 28.6’ya, “İş bulsam çalışırım” diyenleri kapsayan geniş tanımda işsizlik 4.7 puan artışla yüzde 24.1’e tırmanıyor.
Aslında sorun bu sayıların gösterdiğinden daha vahim; onun için ayrıntılar girmek gerekiyor. Salı günü devam edeceğim.
İşsizlik felakete dönüşüyor
Haberin Devamı