Türkiye’de “IMF lobisinin” ne kadar güçlü olduğunu bir kez daha görüyoruz. Basketbolda “tam saha pres” denir. Karşı takım oyuncularına sahada adım atacak yer bırakılmaz. Hükümet, IMF’le acil bir anlaşma için aynı şekilde sıkıştırılıyor.
Yazılanlara ve söylenenlere doğrusu şaşırıyorum. IMF bir kurtarıcıya, adeta bir sihirbaza dönüştürülüyor. Elindeki değnekle dokununca, ne sihirdir ne keramet, ekonomik sorunlarımız anında hallolacak... Yeter ki hükümet IMF’nin koşullarını kabul etsin, istediklerini yapsın, bir an önce anlaşmayı imzalasın!
İşin ilginci, bizim cenahta da bu görüş hâkim. “Mahalle baskısı” var. Güvendiğim kaleler teker teker düşüyor. Ummadığım köşelerden IMF’ye destek çıkıyor. Son umudum Ege Cansen hangi cephede yer tutacağını çok merak ediyorum. Hoş, sürüden ilk kez ayrılmıyorum. Irak savaşı öncesinde aynı hava ünlü “muhtıra” için oluşmuştu. ABD yardımı gelmezse ekonomi kesin batacaktı. Bir şey olmaz dedim. Muhtıra reddedildi, yardım gelmedi ve ekonomi hızla toparlandı.
Kim kârlı çıkar?
Anlaşmayı neden desteklemediğimi geçen yazımda anlattım. Bugünün küresel ve yerel konjonktüründe IMF’nin Türkiye ekonomisine dişe dokunur bir katkı yapamayacağını söyledim. Muhtemel popülizme karşı IMF sopasından medet umulmasına karşı çıktım.
“IMF lobisini” harekete geçiren tek neden popülizm korkusu mudur? Bu tür büyük koalisyonlar tanım gereği heterojendir. Mutlaka devreye ekonomik çıkarlar girer. Yani “kim kârlı çıkacak?” sorusu anlamlıdır.
Cevaplamak için önce anlaşmanın ne getireceğine bakalım. Hepimiz biliyoruz: milyarlarca dolar döviz. Etkisi de bellidir. Aşırı değerli olmasından uzun süredir şikâyet ettiğimiz TL’nin değer kaybını engelleyecektir.
Kimlere yarar? Bir: TL varlıklarda hapsolan yabancı yatırımcılara. Kurun bastırılması yüksek getirinin önkoşuludur. İki hafta önce önemli bir kurumsal yatırımcı ‘IMF ile anlaşma mutlaka olacak’ diye benimle bahse girmeye hazırdı. İki: İç piyasaya yönelik faaliyetlerinde döviz kredisi kullanan yerli firmalar. Ağırlık hizmet sektörlerindedir. İki yandan sıkıştılar. Hem iç piyasada daralıyor hem kur zararı yazıyorlar. IMF anlaşması onları umutlandırıyor.
Düzeltme kaçınılmazdır
Analizden kimlerin zararlı çıkacağını da kavrıyoruz. IMF anlaşması ile TL’nin tekrar değer kazanması ihracatçıları nasıl etkiler? Cevaplamak için iktisat bilmeye gerek yoktur. Olumsuz etkiler. İhracatçı daralan küresel talep ortamında dövizin kurundan alacağı desteği de kaybeder. Böylece olayın özüne ulaştık. Ne bulduk? IMF anlaşmasından ihracatçı ve imalat sanayii zararlı, iç pazara yönelen hizmet kesimleri ve yabancılar kârlı çıkıyor. Biz zaten yıllardır bu filmi seyretmiyor muyuz?
Lafı dolaştırmayalım. Bir kesim, 2003 sonrasında IMF denetiminde uygulanan yanlış para politikalarının Türkiye’yi sıkıştırdığı “sanayisiz, ihracatsız, istihdamsız ama enflasyonist büyüme” modelinin sürdürülebileceğini zannetmektedir. Beyhudedir! Balon çoktan patladı, saadet zincirini kopardı. İç piyasadan, aşırı değerli TL’den, yüksek faizden vs. kolay para kazanma dönemi bitti. Yani düzeltme başladı. Bundan sonra Ayemef, Mayemef, hiçbir güç bunu engelleyemez. Benden söylemesi...
IMF’le anlaşma (devam)
Haberin Devamı