Mali piyasaların mantığını anlayan beri gelsin. Ortalık kötü haber kaynıyor. Japonya’da deprem ve nükleer felaket, Libya’da sıcak çatışma, ABD’de konut inşaatında rekor düşüş, say sayabildiğin kadar.
Doğal olarak dün sabah gelen raporlar borsaların aşağı yönlü açılmasını öngörüyordu. Ama tam tersi oldu. Borsalar yükseldi. Euro (ve TL) dolara karşı değer kazandı. Sepet kur 1.91 TL’de sabit kaldı.
Türkiye’yi gündemdeki kritik dış politika soruları meşgul etti. Libya’ya askeri harekete tavrı ne olmalı? NATO operasyonuna dönüşmesine onay vermeli mi? Gönlüm çatışmanın dışında kalmaktan yana. Ama fayda-maliyet hesabında zorlanıyorum.
Raslantı mı?
Küresel mali kriz sadece banka sistemini zora sokmadı. Mali piyasaların etkin çalıştığı varsayımı üzerine inşa edilen makro iktisat anlayışını da çok hırpaladı. Egemen paradigma diyebiliriz. Keynesçiler “ortodoks” sıfatını sever.
Eski ezberlerin önemli mabetlerinden biri IMF’in de bu süreçten etkilenmesi kaçınılmazdı. Nedeni çok açıktır. IMF’te kullanılan teorik çerçeve gelişmiş ülkeler bankacılık sistemlerinde biriken sorunların görülmesini engellemişti.
Kriz sonrasında ilginç bir gelişme yaşandı. Geleneğe göre, IMF Başkanını Avrupa seçer. Güçlü bir rakipten kurtulmak isteyen Sarkozy sosyalist parti üyesi Strauss-Kahn’ın göreve atanmasını sağladı. Yani krizle birlikte IMF’in zirvesi sola eğildi.
Daha bitmedi. IMF’e yeni bir başiktisatçı gerekti. Stauss-Kahn tercihini MIT hocası kendisi gibi Fransız makro iktisatçı Olivier Blanchard’dan yana kullandı. Tahmin ettiniz; Keynesçi ve sol eğilimlidir.
Bütün bunlar tarihin cilvesi diyebileceğimiz raslantılar mı? Yoksa büyük patronların satranç misali dikkatle planlanmış hamleleri mi? Bilemiyorum. Sonuçları beni daha çok ilgilendiriyor.
Olumlu işaretler
Mart başında (7-8 Mart) Blanchard küresel mali kriz sonrasında makro ekonomik politikaların geleceğini tartışmak üzere üst düzey bir konferans düzenledi. Videosu ve sunum özetleri internette var (www.imf.org).
IMF değişebilir mi? Geçmişte Türkiye’ye de zarar veren “ortodoks” reçetelerinden vazgeçebilir mi? Kategorik “evet” diyemem. Ama şu ana kadar gelen işaretlerden umutlandığımı söyleyebilirim.
Nitekim eski egemen paradigmanın yeminli düşmanları arasında IMF’teki yenilenmeye şans tanıyanlar belirdi. Biri Joe Stiglitz: Toplantıya katıldığını duydum. Diğeri Paul Krugman: Blogunda Blanchard’ı ve yaptıklarına destekledi.
Keynesçi analize açık bir yaklaşımın IMF’de güçlenmesi Türkiye açısından çok yararlıdır. Ekonominin gerçekleri ile daha uyumlu iktisat politikalarına geçişi kolaylaştırır. Sadece “IMF lobisini” üzer. Mahzuru yoktur.
IMF bile değişiyor
Haberin Devamı