İlk yarı göstergeleri milli gelir dışında tamamlandı. Mayıs istihdam ve işsizlik verileri TÜİK tarafından açıklandı. Nisan-Haziran dönemini ortalamasıdır. Bir sonraki veri Temmuz yani üçüncü çeyreği de kapsıyor.
İstihdam olanakları ve dolayısı ile işsizlik piyasa ekonomilerinin hiç tereddütsüz en hassas konusudur. Etkileri dar anlamı ile ekonomiyi çok aşar. Toplumsal dokuya ciddi hasar verebilir. Siyasetin temel belirleyicileri arasında yer alır.
Konjonktür dalgalarında ayrı bir önem kazanır. Çünkü ekonomik daralmanın yada yavaş büyümenin esas bedelini işlerini kaybedenler ve iş bulamayanlar öder. O nedenle iktisat politikası çatışmalarının odağında yer alır.
Keynesciler sıkı para ve maliye politikalarına eleştirilerini özellikle işsiz sayılarına dayandırır. Paul Krugman sürekli bunu yazıyor. “Şu kadar insanı işsizliğe mahkum ediyorsunuz” diyerek yeterince gevşek bulmadığı politikaları topa tutuyor.
Artıyor ama yetersiz
Türkiye’de benzer bir duyarlılık vardır. Vatandaş nezdinde işsizlik uzak ara bir numaralı sorundur. İktisat politikası tartışmalarında galiba döviz kuru biraz daha öne çıkıyor. Hemen arkasından işsizliğin geldiğini söyleyebiliriz.
Başka konularda olduğu gibi, işsizliğe bakışta da “siyah-beyaz” kutuplaşması oluştu. Bir kesim hızlı büyüme dönemlerinde bile işsizliğin arttığını, diğeri ise büyümenin yeterli istihdam yarattığını savunuyor.
Benim analizim daha farklı. Gerçeğin bu iki ucun arasında bir yerde olduğunu düşünüyorum. Malum, Türkiye’de gri renk pek sevilmez. Nüanslar küçümsenir. Fanatik taraftarlık beklenir. Dolayısı ile kimseye yaranamıyorum.
Derdimi daha iyi anlatabilmek için istihdam ve işsizlik üzerine dört yazılık bir diziyi kısa süre önce yayınladım. Ayrıntıları tekrarlamak istemiyorum. Ama bulgularımı üç noktada özetlemekte yarar görüyorum.
Bir: Kritik gösterge ücretli istihdamıdır. Toplam istihdam sayıları aldatıcıdır. İki: Büyüme dönemlerinde ücretli istihdamı artıyor. Demek ki büyüme istihdam yaratıyor. Üç: Ancak ücretli istihdam oranı çok yavaş artıyor. Yani büyüme “istihdam dostu” değildir.
İki yıllık karşılaştırma
Krizin ve kriz sonrası toparlanmanın istihdam ve işsizliğe etkilerinin daha iyi görülmesi için 2008, 2009 ve 2010 için önemli verileri bir araya getirdim. İlk üç sütünda sayılar, diğerlerinde farklar yer alıyor. İşsizlik oranı yüzde, diğerleri ise milyon kişidir.
Ücretli istihdamına bakalım. Kriz 400 bin düşürüyor. Toparlanma 1.1 milyon arttırıyor. İki yılda 800 bin artış anlamına geliyor. Krize rağmen, ekonomi istihdam yaratıyor. Ama iki yılda çalışabilir yaş grubu (15+) 1.7 milyon kişi artıyor. Dolayısı ile ham basit hem düzeltilmiş işsizlik oranları yükseliyor.
Medyaya da yansıyor son bir gözlemle bitirelim. TÜİK takvim ve mevsim etkisi temizlenmiş istihdam ve işsizlik verilerini de yayınladı. Nisan’dan Mayıs’a işsizlik oranı yüzde 12’de sabit kaldı. Önceki aylarda geriliyordu. İyi haber değildir.
İlk yarıda istihdam
Haberin Devamı