Dünya ekonomisi yeniden durgunluğa (hatta daralmaya) gidiyor mu? Göstergeler piyasalarda karamsarlığın artığı yönündedir. Altın 1500 dolara yaklaşıyor. Petrol 110 doları aşamıyor. Euro/dolar paritesi 1.27’nin altını gördü.
Küresel durgunluk ihtimali içeride para politikası önceliklerini etkiler mi? Bu ihtimali güçlendiren gelişmeler var. Örneğin dün, nisanda tüketici güven endeksinin yüzde 3 düştüğü açıklandı. Ayrıca ihracat ve ithalatın gerilediği anlaşılıyor.
Mali piyasaların tedirginliğine rağmen Merkez Bankası’nın “olağanüstü gün” uygulamasını durdurması bir işaret olabilir. Şimdilik kura etkisi sınırlı; sepet kur 2.07 TL civarında geziniyor.
Maliye Bakanlığı nisan bütçe gerçekleşmesini açıkladı. Merkez Bankası’nın yüksek temettüsü sayesinde bütçe nisanda 1.4 milyar TL fazla verdi. İlk dört ayın açığı 5 milyar TL’de kaldı. Ancak ekonomideki yavaşlama gelir tarafını zorlamaya başladı.
Eğilim değişti mi?
Şubat istihdam ve işsizlik verileri TÜİK tarafından açıklandı. Ocak-mart dönemini yani ilk çeyreği kapsıyor. Mevsim etkisi arındırılmış (MEA) işsizlik verilerini özellikle merak ettiğimi salı günü yazmıştım.
Önce geçen yılla karşılaştıralım. Nüfusta 1.3 milyon, 15+ yaş grubunda 1.2 milyon, istihdamda 540 bin artış, işsizlerde 240 bin, iş gücünde 300 bin azalış var. Son yılın en düşük istihdam artışıdır. İşsizlik oranı 1.1 puan düşüşle yüzde 10,4’e iniyor.
İstihdam artışının dağılımına bakalım. Tarım istihdamı 150 bin düşüyor. Geçmişte çok tartıştık; ayrıntılarına girmiyorum. Eğilim değişti mi? Yoksa geçici bir durum mu? İlki daha muhtemel duruyor. Toplam istihdamda düşük artışın esas nedenidir.
Tarım dışı istihdamı 680 bin artıyor. Hafif de olsa bir yavaşlama var. İyi haber, sanayi istihdamının 30 bin artmasıdır. Kötü haber inşaatta istihdamın 30 bin gerilemesidir. Neticede net istihdam artışının tümü hizmetlerden kaynaklanıyor.
Mevsim etkisi arındırılmış seriye dönelim. Ocakta işsizlik oranı yüzde 9’la tarihi bir rekor kırmıştı. Şubatta yüzde 9,1’e yükseliyor. Eğilim değişti diyemeyiz. Olabilir; olmayabilir. Hâlâ ikinci en düşük işsizlik oranıdır.
İstihdam oranı
Ekonomi yeterince istihdam yaratıyor mu? Mutlak sayılar aldatıcıdır. Nüfus artışını da hesaba katmak gerekir. Bu amaçla iş gücünün (çalışanlar artı işsizler) çalışabilir yaş grubuna oranı alınır. Katılım oranı deniyor.
Daha gerçekçi ölçü, oranı sadece istihdamla (işsizler hariç) hesaplamaktır. İstihdam oranı deniyor. Mevsim etkisi arındırılmış verileri TÜİK yayınlıyor. İstihdam nüfustan hızlı artınca oran yükselir. Yavaş artarsa geriler.
2005’ten bu yana istihdam oranının seyri grafikte görülüyor. Küresel kriz öncesinde yüzde 42 civarındadır. Yani çalışabilir yaşta 100 kişiden 42’si çalışıyor. Krizde oran yüzde 40’a iniyor. Hızlı büyüme Şubat 2011’de yüzde 45’e taşıyor. Ve orada kalıyor.
İki gözlemle bitirelim. Kriz sonrası hızlı büyüme önce istihdam dostudur. İstihdam oranını üç puan artırmıştır. Ancak son yılda eğilim değişiyor. İstihdam oranı ulaştığı düzeyi ancak koruyabiliyor. Yakın gelecek için iyi haber değildir.
İlk çeyrekte istihdam
Haberin Devamı