İktisatçılar ve vatandaş

Haberin Devamı

Savaş sonrasında İngiltere sadece üzerinde güneşin batmadığı imparatorluğu kaybetmedi. İktisat teorisindeki hakim konumu da sessizce erozyona uğradı. Keynes’in mirası ile yetinmek zorunda kaldı.

Tahmin edeceğiniz gibi boşluğu hızla ABD doldurdu. Amerikan İktisat Derneği (AEA) mesleğin en saygın kuruluşuna dönüştü. Nobel iktisat ödüllerinin dağılımına bakmak yeterlidir. Amerikalı akademisyenlerin üstünlüğü çok açıktır.

Ocak başında AEA en geniş katılımlı toplantısını yapar. Mesleğin ağır toplarının büyük çoğunluğu katılır. Yüzlerce seansta makaleler sunulur. Sonuçlar American Economic Review dergisinin özel sayısı olarak yayınlanır.

Aynı zamanda iktisatçı pazarı kurulur. Genç iktisatçılar ve onları işe alacak kurumlar bir araya gelir. Bu yıl San Diego’da yapıldı. Türkiye’den katılanlar arasında Merkez Bankası ve İstanbul Bilgi Üniversitesi de vardı.

İktisatçılar anlaşıyor mu?

Toplantının ilginç seanslarına internetten ulaşılıyor (www.aeaweb.org). Konuşmacı ve sunumu görülüyor. Örneğin gece insanın uykusu kaçınca çok hoş oluyor. Dün başıma geldi. İki saate yakın süren bir seansı seyrettim.

Konunun başlığı şöyle: “Önemli kamu politikaları hakkında iktisatçılar ne düşünüyor?” The Economist’te çıkan yazı sayesinde haberim olmuştu. İki soru araştırılıyor. Temel iktisat politikalarına iktisatçılar nasıl yaklaşıyor? Vatandaş bu politikaları nasıl değerlendiriyor?

İlkinin verileri Chicago Üniversitesi’nin oluşturduğu uzmanlar panelinden geliyor. 41 önde gelen akademik iktisatçı katılıyor. Diğeri bir kamuoyu araştırma şirketinin 1.000 kişi ile yaptığı anketlerden elde ediliyor.

Öncelik ilkine veriliyor. İlk bakışta iktisatçıların ortalama yüzde 70 aynı görüşleri paylaştıkları çıkıyor. Altın standardına geri dönüşe karşı çıkma konusunda fikir birliği bile oluşuyor.

Ancak ayrıntıya inince manzara değişiyor. Bir kesim sağ-sol kutuplaşmasının iktisatçıları da böldüğünü iddia ediyor. Diğerleri buna katılmıyor. İktisatçıların aynı veri kümesi ile zıt sonuçlara ulaşabilmesinin iyi bir örneği ile karşılaşıyoruz.

Vatandaş inanmıyor

Daha önemlisi, vatandaşın bakışı çok ender olarak iktisatçılarla örtüşüyor. Genelde, vatandaş kamu politikalarını farklı değerlendiriyor. Uzmanların savunduğu politikaların yanlış olduğunu düşünüyor.

İlginç bir deney de yapılıyor. Vatandaşa soruyu cevapladıktan sonra uzman görüşü anlatılıyor. Yeniden soruluyor. Sanırım tahmin ettiniz. Vatandaş kendi görüşünde israr ediyor. Yani iktisatçıya inanmıyor.

Konu mali piyasa gelişmeleri olunca daha da çarpıcı bir sonuç çıkıyor. Vatandaş genellikle iktisatçının dediğinin tam tersine yöneliyor. Bu tavır Türkiye için de geçerlidir. İktisatçının kur, borsa vs. tahminlerine hiç güven yoktur. Kendi deneyimimden biliyorum.

DİĞER YENİ YAZILAR