2008 ikinci çeyrek (nisan-haziran) milli gelir verileri dün sabah TÜİK tarafından açıklandı. Doğrusu heyecanla bekliyordum. Çünkü piyasada seslendirilen büyüme sayıları bana göre aşırı iyimserdi. Acaba bir bildikleri mi var diyordum.
Genel kanı milli gelirin yüzde 3’ün üstünde artacağı yönünde idi. Yüzde 4 ve üzerini bekleyen çoktu. Halbuki ben büyümeyi yüzde 2.5 ve altı diye tahmin etmiştim. Gene fena şişeceğim diye korkuyordum.
Neyse, bu kez büyüme beni utandırmadı. Dün televizyonlarda dinlemiş, bugün haberlerde okumuşsunuzdur. İkinci çeyrekte gayrisafi yurt içi hasılada (GSYH) bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla artış yüzde 1.9 olarak açıklandı. Çeyrek bazında 2001 krizinden bu yana en düşük büyüme hızıdır. Kriz sonrasında ilk kez çeyrek büyümesi yüzde 3’ün altına indi. Son bir yıl için büyüme hızı da yüzde 3.8’e geriledi. Gene kriz sonrasının en düşük yıllık büyüme hızıdır.
Perşembe’nin gelişi...
Büyümenin bu şekilde bir kazık fren yapması söylendiği gibi bir sürpriz mi? Cevabım hayır. Daha önce açıklanan verilerde bence yeterince işaret vardı. Olayın mantığı da başka türlü olmasına izin vermiyordu.
Üretim tarafından başlayalım. İmalat sanayiinin kötü bir çeyrek geçirdiği, büyüme hızının yüzde 3’ün altında kalacağı açıktı. Nitekim yüzde 2.5’la 2003’ün üçüncü çeyreğinden bu yana en düşük büyüme hızı çıktı.
İnşaat, ulaştırma ve tarımın teklediği biliniyordu. İnşaatta, geçen yılın aynı çeyreğinde yüzde 7.3 olan büyüme hızı yüzde 0.9’a düştü. Ulaştırma, depolama ve haberleşmede büyüme yüzde 5.3’ten yüzde 3.2’ye geriledi. Tarım, avcılık ve ormancılıkta ise yüzde -1.2’den yüzde - 3.5’a indi. Buna karşılık toptan ve perakende ticaretin büyüme hızında küçük (yüzde 2.6’dan yüzde 3.2’e), mali aracı kuruluşların faaliyetlerin büyümesinde ise daha ciddi (yüzde 7.8’den yüzde 9.4’e) bir artış yaşandı. Ama artan ticaret ve bankacılık hizmetleri üretken kesimlerin katma değerlerinde yavaşlamayı telafi edemedi. Milli gelirin büyüme hızı yüzde 2’nin altına indi.
Yavaş büyüme dönemi
Ekonomik konjonktürün geldiği aşama bu sütunda uzun süredir tekrarladığımız analizle tutarlıdır. Ne diyorduk? Türkiye ekonomisi “sanayisiz, ihracatsız, istihdamsız ama enflasyonist büyüme” modeline sıkışmıştır. Bu durumun esas sorumlusu 2003 sonrasında uygulanan yanlış para politikalarıdır.
İnşaat sektöründe yaşanan patlama bir süre sorunların büyümeye yansımasını geciktirdi. Buna kredi genişlemesi ve ithalatla beslenen tüketim artışının iç ticarette yarattığı canlılık eklendi. Ancak “saadet zincirinin” eninde sonunda kopması kaçınılmazdı.
Gün o gün müdür? Ben “evet” diyorum. İkinci çeyrekte büyümede görülen ciddi düşüş geçici değildir. Tam tersine, uzun sürecek yavaş büyüme döneminin habercisidir. Milli gelir verilerinin analizini sürdüreceğiz.
İkinci çeyrekte büyüme
Haberin Devamı