Cuma günü THY’nin öğle uçağı ile bir konuşma yapmak üzere Paris’e hareket ettim. İçim rahattı. Konuşmamı hazırlamış, pazar günü yayınlanacak yazımı önceden yazmıştım. Paris’te iki gün aylak aylak dolaşacak, keyif çatacaktım.
Kötü haberi alınca kelimenin tam anlamı ile dondum kaldım. Neye üzüleceğimi, kime kızacağımı, nasıl tepki göstereceğimi bilemedim. İçimden bir şeylerin geri gelmemek üzere kopup gittiğini hissettim.
Kaderin garip cilvesi, tam bir yıl önce sevgili Hrant’la Paris’te bir toplantıya katılmıştık. Üç gün boyunca gece gündüz beraber olduk. Çok güzel hatıralar birikti. O arada İstanbul’da daha sık görüşmeye karar verdik. Büyük kentte iş güç gailesi yaşama hükmediyor. Mesafeler insanları savuruyor. Maalesef yollarımızı yeterince kesiştirmeyi beceremedik. Sanki önümüzde çok zaman var gibi gelmişti. Yanılmışız.
Hrant’la son kez yılın ilk günü beraberdik. Üç hafta öncesi ediyor. Yılbaşı gecesini evde aile içinde kutlarız. Kalan yemekleri bitirmek bahanesi ile ertesi gece gelen “mutad zevattan” biridir. Tek tesellim bu yıl çok fotoğraf çekmiş olmam. Geride onlar kaldı.
Tarihe kayıt düşmek
Meslekler sahiplerinin kimliğini de etkiliyor. Örneğin iktisatçılar duygusal konulardaki beceriksizlikleri ile ünlüdür. Kendilerine özgü, kuru ve renksiz bir mantık içinden konuşurlar. Olanla olması gerekeni ayırt etmeye özen gösterirler.
İç dünyamın fırtınalarını sözcüklere dönüştürüp başkaları ile paylaşabilme yeteneğim olmadığını da biliyorum. O nedenle lafı fazla uzatmak istemiyorum. Benden çok daha ehil dostları zaten bunu yaptı, yapıyor, yapacak.
Daha mütevazı bir amacım var. Ender de olsa bu köşede dar ya da geniş anlamı ile iktisatçılığın dışına çıkıyorum. Önemli gördüğüm siyasi, toplumsal, ideolojik vs. sorunlar karşısında nerede durduğumu yani tavrımı açıklıyorum.
Ermeni sorunu modern Türkiye’nin en temel fay hatlarından biridir. Kendisi ve dünya ile barışmasının önemli bir anahtarıdır. Şu ya da bu şekilde herkes bu sorunla yüzleşmek ve tavrını belirlemek zorundadır. Tüm kaçış arayışları beyhudedir.
Hrant Dink o uçsuz bucaksız yüreğinin gücü ile tüm yaşamını bu sorunun çözümüne adamıştı. Hayati önemde ilkleri gerçekleştirdi. Türkiye’nin geleceğini karartmak isteyenler tarafından katledilmesinde doğru yolda olduğunun bir kanıtını görüyorum. Kederli ailesine, yakınlarına ve başta Ermeni cemaati olmak üzere tüm Türkiye’ye bu kötü günde tanrıdan sabır diliyorum. Başımız sağolsun. Güle güle sevgili Hrant Dink.
Hrant Dink’in anısına
Cuma günü THY’nin öğle uçağı ile bir konuşma yapmak üzere Paris’e hareket ettim. İçim rahattı. Konuşmamı hazırlamış, pazar günü yayınlanacak yazımı önceden yazmıştım. Paris’te iki gün aylak aylak dolaşacak, keyif çatacaktım
Haberin Devamı