Konferans sonrasında Delhi’den ayrıldık. Bu fırsatı değerlendirelim, iki-üç günlüğüne de olsa biraz dolaşalım dedik. Rajastan’ı tavsiye etmişlerdi. Güney batıda, Pakistan’a yakın, yarısı kum çölü bir eyalet.
Mihraceleri, sarayları ve tapınakları ile ünlü. Bu mevsimde rutubetsiz bir sıcağı var. Güneş Ege’nin yaz günleri gibi yakıyor. Ünlü kentlerinden ikisini, Udaipur ve Jaipur’u görebildik. Benim için taşra başkentten daima daha ilginç oluyor.
Yazıya oturmadan dünya haberleri için interneti açtım. Gene sürü ilginç olay! Başlıkları okuyup interneti kapattım. Yarın kürkçü dükkanına dönüyorum. Ayrıntılara o zaman bakacağım.
Batı ve modernlik
Perşembe günü söz verdim. Ciddi konuları bu yazıya bıraktım. Türkiye’yi Hindistan’la karşılaştırmak fevkalade ilginç sonuçlar verebiliyor. Haklı olarak önce akla önce ekonomi geliyor. Ama “Medeniyetler Diyalogu” konferansında ihmal edildi.
Aslında ki ülke arasında benzemezlikler kesinlikle ağır basıyor. O nedenle onlarla başlıyorum. Yakın tarih açısından şüphesiz en önemlisi sömürgecilik deneyimindeki farktır. Hindistan sömürge oldu, Türkiye olmadı.
Hemen soralım. Hangisinde milliyetçilik daha güçlüdür? Sömürgecilik yaşayanda beklersiniz. Ama Türkiye’de çok daha güçlü olduğu kolayca gözlenebilir.
Konferansta farkına vardım. Hintli aydınların batı ile diyaloguna eşitlik hakim. Kendilerini batıya beğendirmeye, ‘Biz de sizdeniz’ demeye hiç çalışmıyorlar. Bazen insanda yukarıdan baktıkları duygusu bile oluşuyor.
Buradan batı ve modernlik ilişkilerindeki çarpıcı zıtlığa girebiliriz. Türkiye modernleşmek için önce batıya benzemeye çalıştı. Ünlü reformları yaptı. Hindistan ise tersini deniyor. Yani modernleşiyor ama doğulu kalmaya devam ediyor.
Batılaşma ve modernleşme aynı şey mi? İkincisi için ille ilki gerekli mi? Türkiye’nin özgül tarihi-toplumsal dinamiklerini daha iyi kavramak için bu soruları doğru cevaplamak çok önemlidir. Üstünde düşünmenizi hararetle tavsiye ederim.
Laiklik ve demokrasi
Sıra siyaseten hassas benzemezliklere geldi. En önemlisi laikliktir. Sözcük iki ülkede tam zıt anlam taşıyor. Hindistan’da her dini zümrenin kendi aile hukukuna sahip olmasına laiklik deniyor. Örneğin müslüman hintliler şeriata göre evleniyor.
Bu hali ile laiklik azınlık haklarını güçlendiren bir kurum olarak görülüyor. Dolayısı ile hindu milliyetçileri tarafından eleştiriliyor. Dikkat: Hindistan’da şeriata karşı tek aile hukuku talebi laiklik karşıtlığıdır. Laiklik ise şeriatın tek aile hukukuna karşı savunulmasıdır.
Diğeri demokratikleşmedir. Türkiye 1946’da çok partili rejime geçti. Hindistan bir yıl sonra bağımsızlığına kavuştu. Yani iki ülkede demokrasi yaşıttır. Ama yaşadıkları deneyim arasında büyük farklar vardır.
Türkiye’de askeri darbeler demokratikleşmeyi geciktirdi. Çok daha olumsuz başlangıç koşullarına rağmen (fakirlik, kast sistemi, dinler arası çatışma, Pakistan’la savaş, vs) Hindistan demokratik rejim içinde kalmaya başardı.
İşte, size bir Pazar günü için aykırı Hindistan gözlemleri...
Hindistan’dan aykırı gözlemler
Haberin Devamı