Dünya borsaları kötü bir hafta geçirdi. New York’ta Dow Jones endeksi dört ay öncesine geri döndü. Cuma gecesi zar zor 10.000’de tutunmaya çalışıyordu. İMKB’de bu küresel dalgadan nasibini aldı. O arada TL de değer kaybetti.
Küçük çaplı sıradan bir düzeltme mi? Yoksa mali piyasalarda yeni bir fırtınanın habercisi mi? “Mağlup pehlivan güreşe doymaz” sendromuna ben de yakalandım. Mali piyasalarda balon oluştu, mutlaka patlar deyip duruyorum. Göreceğiz.
Yunanistan’a bir IMF heyetinin gittiği rivayetleri çıktı. The Economist son sayısında önermişti. Özetle, ’bütçeyi sıkmayı en iyi IMF bilir, AB bu işlerden anlamaz, görevi IMF’e devretmeli’diyor. Bence haftanın haberidir. Kime niyet, kime kısmet...
Enflasyon yükseldi
Ocak enflasyonunun yüksek çıkacağı biliniyordu. Merkez Bankası da baştan uyarmıştı. Çoğunluk yüzde 2 civarında bekliyordu. Çarşamba günü açıklanan TÜİK verileri bunun az altında ama neticede beklentilerle uyumlu geldi.
Geçen yıl yüzde 0.3 olan tüketici fiyat artışı bu yıl yüzde 1.9’a yükseldi. Dolayısı ile 2009’u yüzde 6.5’la bitiren yıllık TÜFE 1.6 puan artışla yüzde 8.2’ye tırmandı. Üretici fiyatları ise yüzde 0.6 arttı. Yıllık ÜFE artışı yüzde 6.3 oldu.
Son birkaç aydır enflasyon yükseliyor mu? Hiç tereddütsüz “evet” diyoruz. Sayılar çok açıktır. Buna karşılık tüketici fiyatlarında görülen bu artışın ne anlama geldiği konusunda görüşler farklıdır.
Enflasyondaki yükselişin nedenlerine bakıyoruz. Öncelikle, başta sigara, içki ve enerjide gerçekleşen vergi artışları öne çıkıyor. Bunlar Ocak enflasyonuna katkısı yüzde 1.7 olarak hesaplanıyor.
Enflasyonu yükselten diğer etken gıda fiyatlarındaki artıştır. Gıda kaleminde yıllık artış Ocak’ta TÜFE’nin 1.5 puan üstünde, yüzde 9.7 olarak gerçekleşti. Bu olaya bir süredir dikkat çekiyoruz.
Hayat pahalılandı
Bu noktada TÜFE ile neyi ölçmeye çalıştığımızı tekrar hatırlayalım. Endeksin kökeninde vatandaşın elindeki paranın ve gelirinin satınalma gücünün nasıl değiştiği arayışı vardır. O nedenle “hayat pahalılığı endeksi” de denir.
Demek ki Ocak’ta ortalama tüketici bir önceki aya kıyasla yüzde 1.9 fakirleşti. Hayat pahalılığı reel gelirini o oranda düşürdü. Nedeni nisbi fiyatların değişmesidir. Vergi kamu hizmetinin fiyatıdır. Ocak’ta devletin reel geliri artınca tüketicininki azaldı. Aynı mantık gıda fiyatları için geçerlidir.
Gelelim kritik soruya. Nisbi fiyat değişimleri enflasyonist baskıya nasıl dönüşür? Vatandaş reel gelirindeki düşüşü telafi etmek için sattığı mal ve hizmetlerin fiyatını (ücret, kar, kira, vs.) yükseltmeye çalışır. Koşullar buna izin verir. Yaygın fiyat artışları başlar.
Ocak verileri koşulların izin vermediğini gösteriyor. İki önemli özel kapsamlı gösterge (G ve I) iki aydır eksi çıkıyor (deflasyon). Yıllık kira artışı yüzde 5’in altına indi. Velhasıl hayat pahalılanıyor ama enflasyonist baskı oluşmuyor. Aradaki fark çok önemlidir.
Hayat pahalılığı ve enflasyon
Haberin Devamı