Benim gençliğimde ekonomik analiz reel faktörlere yoğunlaşırdı. Sermaye birikimi, üretim, istihdam, teknoloji, dış ticaret dengesi, reel ücret, maliye politikası vs. önemsenirdi. Para politikası, beklentiler ya da güven gibi psikolojik etkenler ve siyaset geri planda kalırdı.
Bir yandan küreselleşme, diğer yandan mali piyasaların gelişmesi kamuoyunun önceliklerini değiştirdi. Mali piyasaları doğrudan ilgilendiren para politikası ve beraberinde subjektif ve siyasi etkenler ekonomi gündemine damgasını vurmaya başladı.
Beklentilerin, güven duygusunun ve siyasi olayların mali piyasalar açısından hayati önemini kabul ediyorum. Ama bir sonraki adımda konjonktür analizinin ekonomi-dışı etkenlere indirgenmesini hatalı buluyorum. Reel ekonominin önceliğine hâlâ inanıyorum.
Endekslerin yönü aşağı
Farklı ekonomik aktörlerin beklentilerinin ve güven duygusunun ölçülmesini amaçlayan çok sayıda ciddi çalışma yapılıyor. Bu sütunda örneğin Merkez Bankası’nın mali kesimi kapsayan “Beklenti Anketi”ne sık referans veririz. Ama bugün konumuz değil.
Tüketici güveni ve tüketim eğilimi üzerine üç çalışma var. TÜİK-Merkez Bankası’nın “Tüketici Güven Anketi” ve CNBC-e’nin “Tüketici Güven Endeksi” ve “Tüketim Endeksi”. Merkez Bankası ayrıca “Reel Kesim Güven Endeksi” hesaplıyor.
Sizleri tek tek anketlerin değerleri ile sıkmak istemiyorum. İlgilenenler internetten kolayca ayrıntılara ulaşabilir. Onun yerine genel bir değerlendirme yapmak istiyorum.
Tüketici güven endekslerinde 2007 sonundan itibaren çok net bir düşüş eğilimi beliriyor. Çoğu 2006 yazındaki mali türbülans sonrası dönemin altına iniyor. Mart’ta bazıları en düşük tarihi değerine ulaşıyor. Özellikle gelecek beklentileri kararıyor.
Aynı eğilimi reel ekonomi güven endeksinde saptıyoruz. Sonbaharla birlikte endeks gevşiyor. 2008’in ilk çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine kıyasla belirgin bir düşüş yaşanıyor.
Buna karşılık, ilginç şekilde tüketim eğilimi endeksinde bir gerileme hatta duraklama görülmüyor. Yani tüketici harcamalarını sürdürüyor. Yılın ilk çeyreğinde özellikle konut ve otomobil satışları canlı seyrediyor.
İstihdam ve tüketici güveni
Güvensizliğin nasıl tefsir edildiği sanırım biliniyor. Küresel kriz korkusunun, AKP’ye kapatma davasının yol açtığı siyasi gerginliğin ve TL’de değer kaybının esas nedenler olduğu söyleniyor.
Olabilir. Ancak ben bir başka muhtemel nedene işaret etmek istiyorum. Geçen yazıda istihdamla ilgili çok önemli bir gelişmeyi saptadık. 2007’nin son aylarında toplam istihdam bir önceki yıla kıyasla düşmeye başlamıştı. Bu süreç 2008’de devam ediyor.
Tüketici güveninde gözlenen düşüşte vatandaşın iş bulma umudunun azalmasının çok etkili olduğu kanısındayım. Nitekim kur hareketi ve siyasi çalkantı son iki ayın olayıdır. İstihdam ve güven endeksinde düşüş eğilimi ise dört-beş ay öncesine gidiyor.
Güven göstergelerinde bozulma
Haberin Devamı