IMF anlaşması tam anlamı ile yılan hikâyesine dönüştü. Doğrusu ben iyice sıkıldım. Eski yazılarıma baktım. Başlığın ilkini Mayıs 2009’da kullanmışım. Sonrasında yazı içinde küçük iğnelemelerle yetinmişim.
Zaten vatandaşın gündeminde yer aldığına dair işaret yoktu. Konuyu canlı tutan dar bir çevre oldu. “IMF lobisi” dedik. Son standby anlaşmasının bitmesinden bu yana, yılmadan ve yorulmadan IMF anlaşması için bastırıyorlar. İki yıldır bıkmadılar.
Başbakan Erdoğan böyle takıntıları kullanmayı biliyor. Olay biraz soğuyunca devreye giriyor. Bir konuşmanın içine “anlaşma yakın” mealinde sözcükler serpiştiriyor. Lobi hemen oltaya takılıyor. IMF muhabbeti canlanıyor.
“Bu kez tamam, anlaşma yolda” deniyor. Derhal spekülasyonlar başlıyor. Kaç para gelir? Ortada sayılar uçuşuyor: 40 milyar dolar, yok 30, hayır 25... Hemen bu kaynaktan bize ne düşer hesabı başlıyor. Sonra konu külleniyor. Böyle gidiyor.
Nasıl bir anlaşma?
Bence hükümetin gözden kaçan bir başarısı daha var. Öyle ya da böyle, iki yıldır IMF’le anlaşma için müzakereyi sürdürüyor. Ama ayrıntılar hakkında medyaya bilgi sızmasına izin vermedi.
Telekulakların bu alanda çalışmaması şaşırtıcıdır.
Sonuç ortada. Bugün bile, Başbakan’ın hafta sonuna tarih verdiği anlaşmanın temel özellikleri bilinmiyor. Ne müzakere ediliyor? Geçmişteki gibi sıradan bir standby anlaşması mı? Yoksa IMF’in kriz sonrasında geliştirdiği yeni desteklerden biri mi?
İkisi de anlaşma ama içerik ve uygulama açısından arada köklü farklar var. İlkinde IMF iktisat politikalarında doğrudan söz sahibi oluyor. Bütçe ve faiz kararlarında masada oturuyor. Performans kriterleri aracılığı ile yasama organına kadar uzanıyor.
İkincisinde sadece genel ilkeler belirlendiği sürece katılıyor. Anlaşma çerçevesi içinde kaldığı sürece, iktisat politikası ayrıntılarını hükümete ve Merkez Bankası’na bırakıyor. Yani iktisat politikalarının fiilen tasarım ve uygulamasına karışmıyor.
Düşük faiz için IMF
Türkiye’nin IMF’le yeni bir standby anlaşması imzalanması için öne sürülen gerekçelere katılmadığım biliniyor. Çoğu açıkça yanlıştır. Ekonominin gerçekleri yerine eski ezberleri ya da dar çıkarları yansıtıyorlar. Bunları geçmişte eleştirdim.
Geçen hafta Nomura International’dan Olgay Büyükkayalı’nın anlaşma lehine bir gerekçesi ilgimi çekti. Analizi hâkim görüşe ters düşüyor. Standby anlaşmasında para politikası için ek gevşeme fırsatı görüyor.
Olgay’ın mantığını özetleyelim. Anlaşma ile bütçe çıpası sağlamlaşır. IMF parası artı sermaye girişi Hazine’nin yükünü hafifletir. Enflasyon tehlikesi olmadığına göre Merkez Bankası faizi indirir. Hem TL değer kaybeder hem hem iç talep canlanır.
Analiz önemlidir. Bütçe disiplini ve artan güven sayesinde gelen faiz indirimi “sıcak para” kısır döngüsünü kırıyor. Olur mu? Bir: “IMF lobisi” tam tersini umut ediyor. İki: IMF’in bu kadar radikal değişim geçirdiğine inanmıyorum. Neyse, bekleyelim görelim...
Gene IMF anlaşması (2)
Haberin Devamı