Fed başkanı Bernanke heyecanla beklenen Jackson Hole konuşmasını yaptı. Ama kesin bir şey söylemedi. Eylül’de yeniden bakarız demekle yetindi. “Topu taca atmak” tabiri tam uyuyor. Bence mali piyasalar hayal görüyor. Ortalığa para saçma dönemi bitti.
Temmuz dış ticaret verileri TÜİK tarafından yayınlandı. Ekonominin yavaşlaması ve TL’nin değer kaybı dış açığın aciliyetini azaltıyor. Nitekim, takvim ve mevsim etkisi temizlenince, Haziran’a göre artış ihracatta (yüzde 6.3) ithalatı (yüzde 1.6) geçti.
İç talepteki gevşeme göstergelere yansıyor. Tüketici güven endeksi Temmuz’da geriledi. Ama ilkbahar değerlerinin üzerinde kaldı. Reel Kesim güven endeksi de Ağustos’ta düştü. Üç aydır endeks aşağıya gidiyor. Kapasite kullanımı ise Ağustos’ta değişmedi.
Döviz kuru haftayı olumlu bir havada kapattı. Bernanke’nin suskunluğuna rağmen “0.5 $ + 0.5 Euro” döviz sepeti 2.13 TL’ye geriledi. Daha önce de yazdım. Döviz kurunda yeni tabanın nerede oluşacağı hala bilinmiyor.
“Profesyonel futbol”
İstanbul Cuma akşamından boşalmaya başladı. Bayram öncesi canım konjonktür yazmak çekmedi. Yoksa ilk yarıda sanayi üretimine bakacaktım. Sonraya bırakıyorum. Futbol geyiğine bir ucundan girmeye karar verdim.
Neden bugüne kadar bekledim? Malum, serde Galatasaraylılık var; hem de liseli cinsinden. Baş rolde Fenerbahçe olunca tarihi rekabet devreye giriyor. Yanlış anlaşılma riski büyüyor. Bulaşmaktan çekinmiş de olabilirim.
Başta futbol, rekabetçi sporların profesyonelleşmiş dalları modern toplumun en çetrefilli olayları arasında yer alır. İktisatçı açısından doğurgan ve zengin bir analiz alanıdır. Farklı cepheleri vardır. Tek yazıda hepsine girmek mümkün değil.
“Profesyonel” sözcüğü kritiktir. Piyasa kurallarının geçerli olduğu ekonomik faaliyetlere işaret ediyor. Nitekim ABD’de profesyonel spora kar amaçlı özel mülkiyet hakimdir. Avrupa gecikerek de olsa onu izliyor.
Maalesef Türkiye bu yola giremedi. Büyük klüplerin ciroları yüzmilyonları geçti. Dernek statüsü “mükafat-müeyyide” müşevviklerini bozuyor. Taraftar, fanatik, tribün, amigo, vs. yaşanan karmaşanın temel nedenlerinden biridir.
Teşvik primi
Gündemde öne çıkan bir soruna bakalım: teşvik primi. Sanırım anlamı biliniyor. A ve B takımları maç yapıyor. C takımı bunlardan birinin oyuncularına koşullu ödül (galibiyet yada beraberlik olabilir) taahhüt ediyor.
Nasıl değerlendireceğiz? Böyle durumlarda iktisatçının temel kriteri rekabete etkisidir. Engelliyorsa, yani haksız rekabete yol açıyorsa karşı çıkar. Bu amaçla şeffaflık koşulunu getirir. Kamuoyunun teşvik primini maçtan önce öğrenmesini ister.
Nasıl yapılabilir? Müzayede düzenlenir. Her takım maç öncesinde teşvik primi tekliflerini toplar. Kapalı zarf yada pazarlık yöntemi olabilir. En yüksek bedeli teklif eden kazanır.
Demek ki üç alternatif var. Bir: teşvik primi serbest, her hafta açık arttırma ile satılıyor. İki: teşvik primi yasak ama gizlice verenlere göz yumuluyor. Üç: teşvik primi yasak ve verirken yakalananlar cezalandırılıyor. Seçimi size bırakıyorum.
Futbol geyiğine katkı
Haberin Devamı