Fiyatlama davranışları

Haberin Devamı

Maliye Bakanı Şimşek Ocak-Mart bütçe gerçekleşmesini açıkladı. 2009 sonbaharından itibaren hükümet maliye politikasını sıkmaya başlamıştı. Şubat sayılarına bakarken bütçe açığının beklenenin altında çıkacağını söyledik.

Geçen yıla kıyasla faiz dışı dengede 4.7 milyar TL, bütçe dengesinde 7.9 milyar TL iyileşme var. Nedenleri biliniyor. Tüketimde canlanma artı ek vergiler bütçe gelirini yükseltti. Faiz dışı harcama artışı enflasyon düzeyinde tutuldu. Faiz harcaması düştü.

Salı günü toplanan Para Politikası Kurulu - PPK - bu ay da gecelik faizle oynamadı. Kasım’dan bu yana borçlanma faizi yüzde 6.5’te, fonlama faizi yüzde 9’da tutuluyor. Karar metni geçmiş ayların gözlemlerini tekrarlıyor.

Dün Merkez Bankası kriz dönemi özel uygulamalarını nasıl kaldıracağını açıkladı. “Çıkış stratejisi” deniyor. Bankaları ilgilendiren teknik konulara ağırlık veriyor. Para politikasının seyri hakkında fazla bir şey söylemiyor.

Fiyat nasıl belirlenir?

“Fiyatlama davranışları” kavramına son dönemde sık raslamaya başladık. Örneğin son ayların PPK karar ve raporlarında mutlaka yer alıyor. Örneğin Merkez Bankası “fiyatlama davranışları değişirse faizi yükseltirim” diyerek abanın altından sopa gösteriyor.

Her meslek gibi iktisadın da kendine özgü bir dili, jargonu vardır. Karmaşık teoriler bir (ya da iki) sözcüğe indirgenir. Herkesin onu anladığı varsayılır. Profesyoneller arasında diyalog kolaylaşır. Bu kavram da onlardan biridir.

Yoğun rekabet koşullarında bile piyasalar ders kitaplarında anlatıldığı gibi çalışmaz. İşin içine beklentiler, psikoloji, velhasıl insanlar girer. Değişen koşullara uyum sağlamak zaman alır. İktisat politikasını tasarlarken bunları hesaba katmak gerekir.

Özellikle fiyat tespitinde bunlar çok önemlidir. Yaşam kitaba uymaz. Çünkü piyasada sadece arzı talebe eşitleyen fiyat yoktur. Alıcı ya da satıcının kafasında oluşmuş fiyat da vardır. Kısa dönemde bazen ikisi çakışır. Bazen çakışmaz.

Ürettiği mal ya da hizmetin fiyatını artırmak isteyen bir satıcıyı düşünelim. Çok sayıda etkeni hesaba katacaktır: Maliyetler, ciro ve kârlılığa etkisi, rakiplerin tavrı, genel piyasa beklentileri vs. Çoğu öznel değerlendirmelerdir. Aynı süreç ücret için de geçerlidir.

Gene kiralar

Somut bir piyasaya bakalım: Kiralık konut. Rekabetin çok yoğun olduğu açıktır. Girdi maliyeti sıfırdır. Teoriye göre arz ve talebin en saf hali ile daima çalışması gerekir. Ama öyle olmaz.

Ev sahibinin hedefi kiranın satın alma gücünü korumaktır. Ama bir tahdidi vardır. Kiracı çıkarsa evine ne hızla ve hangi fiyattan kiracı bulabilir? Kiracı ise kira artışını gelir artışı oranında tutmak ister. Çıkarsa yeni evi ne zorlukta ve kaça tutacağını hesaplar.

Yüzde 10 enflasyon ve kiralık konut bolluğu varsayalım. Ama ev sahipleri yüzde 10 zamda ısrar etsinler. Ne olur? Çok sayıda kiralık ev boş kalsa bile kiralar yüzde 10 artar. İşte, enflasyonun fiyatlama davranışlarını etkilemesinden kastedilen bu durumdur.

Neden bu örneği verdik? Martta yıllık enflasyon yüzde 9.6 ama yıllık kira artışı yüzde 4.7 çıktı. Yani piyasa koşulları enflasyonun kiraya yansıtılmasına izin vermedi. Enflasyon analizinde kiralar bu nedenle kritik önem taşıyor.

DİĞER YENİ YAZILAR