Faizde tek hane

Haberin Devamı

Hafta içinde Nobel ödülünün son sahibi Paul Krugman’ın yakın gelecekte iflas edebilecek ülkeler listesine Türkiye’yi de kattığı haberleri çıktı. Sonra tekzip edildi. Kafalar karıştı. Krugman’ın müflisler listesinde olup olmadığımız anlaşılamadı.

Sert bir uyarı IMF başkanından geldi. Strauss-Kahn özellikle 1930’lara ve Büyük Buhran’a atıf yaptı. Küresel ekonominin benzer bir felaketi yaşaması riskinin sürdüğünü söyledi. Üye ülkelerden krizle daha kararlı mücadele talep etti.

IMF’in yeni enstrümanı ‘Esnek Kredi Hattı’ nihayet gerçekleşti. 47 milyar dolarlık ilk krediyi Meksika aldı. Sıra bekleyen ülkeler arasında Türkiye’nin de yer aldığı rivayetleri iyice güçlendi.

Türkiye’de güven endeksleri nisbeten iyi geliyor. Tüketici güven endeksinde Mart’ta da küçük bir yükselme var. Güven düzeyi hala çok düşük ama hafif hafif toparlanıyor. Tüketim harcamaların dip noktanın geçilmesi ihtimali beliriyor.

Tarihi bir karar

Perşembe günü Para Politikası Kurulu gecelik faizlerde 0.75 puan indirime gitti. Piyasa yarım puan bekliyordu. Yani Kasım’da başlayan piyasa beklentisinin üstünde indirim serisini sürdürdü. Borçlanma faizi yüzde 9.75’e, fonlama faizi yüzde 12.25’e düştü.

Faizin tek haneye gerilemesi kelimenin tam anlamı ile tarihi bir olaydır. ‘Perşembenin gelişi Çarşamba’dan belli olurmuş. Sonbahardan itibaren, en geç yaz başında gecelik faizi tek haneye çekmek zorunda kalacaklarını söylüyordum. Nisan’da gerçekleşti.

Para politikasının yüksek faiz üzerine kurulmasına karşı çıktığım biliniyor. 2003 sonrasında uygulanan yanlış para politikalarını yıllardır her fırsatta eleştiriyorum. Türkiye’ye ekonomisine çok pahalıya malolduğunu savunuyorum.

Maalesef hatalı politika 2008 yılında da devam etti. Yaz aylarında, tam ekonomi resesyona girerken para politikası sıkıldı. Mayıs, Haziran ve Temmuz’da yarımşar puan artışla yüzde 16.75’e yükseltildi.

Hatırlatmak zorundayım. Milli gelirin yüzde 6.2 küçüldüğü dördüncü çeyreğe girildiğinde faiz hâlâ yüzde 16.75’di. Yarım puanlık ilk indirim için Kasım ortası beklendi. 2009 başladığında faiz hâlâ yüzde 15’di.

Resesyon ve para politikası

Şu sıralarda katıldığım toplantılarda faiz konusu sürekli gündeme geliyor. Vatandaş faiz indirimlerinin talebi canlandırmada etkili olup olmayacağını merak ediyor. Yüksek faiz lobisinin kafaları karıştırmaktaki başarısını geçmiş gözlemlerimden de biliyorum.

Ağır bir resesyon ortamında Merkez Bankasının faizi indirmesi (hatta sıfırlaması) özel kesim harcamalarını artırır mı? Genelde hayır. O nedenle ayrıca maliye politikasının gevşetilmesi önerilir.

Gecelik faizin düşmesi kredi faizlerine yansır mı? Belirsizdir. Diğer faizlerin yüksek seyretmesine sık raslanır. Böyle durumlarda Merkez Bankasının ve hükümetin başka araçları devreye sokmaları gerekir.

Haklı bir soru kalıyor. Düşük faizin olumlu etkileri kısıtlı ise neden faiz düşürülür? Çünkü etkiler simetrik değildir. Yani resesyon ortamında yüksek faizin talep ve mali kesim üzerinde etkisi çok olumsuzdur. Faiz ekonomiye ek hasar vermemek için indirilir.

Bu nedenle resesyonla mücadelede para politikası fevkalade önemli bir role sahiptir. Önümüzdeki günlerde bu konunun ayrıntılarına girmek istiyorum.

DİĞER YENİ YAZILAR