Para politikası kurulunun Perşembe toplantısından önce reel faizlere bakmaya devam ediyorum. Geçen yazıda Serdengeçti, Yılmaz ve Başçı yönetimleri için üç faizi (MB borçlanma ve fonlama, gösterge tahvil) karşılaştırdım.
Para politikası ve faiz tartışmalarında gündeme gelen bir konu tasarruf oranlarıdır. Örneğin düşük faizin özel tasarrufları azaltıcı etki yaptığı görüşü yaygındır. Tasarruf oranındaki gerilemenin temel nedeni olduğu bile söylenir.
Özel tasarruf oranı
Türkiye’de tasarruflar cari fiyatlarla milli gelirin tüketim ve yatırım verileri üzerinden Kalkınma Bakanlığı (eski DPT) tarafından hesaplanıyor. İç tasarruflar ikiye ayrılıyor: özel ve kamu. Mutlak değerleri milli gelire bölünce tasarruf oranları bulunuyor.
Kamu tasarrufu faizden etkilenir mi? Faiz yükselince devlet tüketimini kısıp tasarrufunu arttırır mı? Cevap olumsuzdur. Maliye politikası, siyasi konjonktür, vs. öne çıkar. Dolayısı ile faiz-tasarruf ilişkisi için özel tasarruflara dönmek gerekir.
Maalesef özel tasarrufun “hanehalkı” ve “kurumlar” arasında dağılımı bilinmiyor. Tasarruf tartışmasında kavram kargaşasının temel nedenidir. Bir: faize hanehalkı duyarlıdır. İki: eskime-yıpranma payı (amortisman) kurumsal tasarrufa dahildir. Ayrıntısına girmiyorum.
Veriler şaşırtıyor
Karşılaştırmayı Serdengeçti ve Başçı’nın üç yıllık yönetimleri ve MB borçlanma faiz ortalaması ile sınırladım. Grafiği kolaylaştırdı. Serdengeçti (2003-05) yüksek (yüzde 13.6) reel faiz öderken Başçı (2011-13) reel faizi negatife (yüzde - 2.4) çekiyor.
Ya özel kesim tasarruf oranları? 2002’de yüzde 23.4 iken 2005’de yüzde 13.1’e geriliyor. Serdengeçti’nin yüksek faizine rağmen 10.3 puan düşüyor. 2010’da yüzde 12 iken 2013’de yüzde 9.7’ye iniyor. Başcı’nın negatif faizine rağmen düşüş 3.3 puanda kalıyor.
Resim çok nettir. Özel tasarruflarda büyük çöküş reel faizlerin rekor kırdığı Serdengeçti yönetiminde yaşanıyor. Nasıl böyle olabilir? İpucu vereyim: analize mutlaka döviz kurunu katmak gerekiyor. Başka yazıya bırakıyorum.