Son yazımda bir daktilo hatası canımı sıktı. Kore’ye kıyasla kişi başına geliri 2002’de ve 2011’de aynı (yüzde 49) yazmışım. Halbuki 2002’de yüzde 46 idi. Nitekim grafikte artış var, metinde öyle diyor. Nasıl atlamışım, bilemiyorum. Özür dilerim.
The Economist dikkatimi çekti. Avrupa Merkez Bankası internet sitesine “Para Politikası Oyunu” koymuş. Göstergelere bakarak faizi saptıyorsunuz. Sonunda başarı puanı da veriyor. Çatpat İngilizce bile yeterli. Para politikası meraklılarına duyurulur.
Merkez Bankası işçi hesaplarından kurtulmaya çalışıyor. Bir yıl ve üstü vadeli euro mevduatı faizini yüzde 0,5’e indirdi. O kadarını Alman bankaları bile veriyor. Kibarca paranızı çekin demeye getiriyor. Yararlıdır.
İki zıt eğilim
Eylül enflasyon verileri dün TÜİK tarafından yayınlandı. Birbiri ardına gelen dolaylı vergi artışlarının ve fiyat ayarlamalarının bu aya etkisinin sınırlı olacağı biliniyordu. Bu kez piyasa tahmini tam tuttu.
Kısaca özetleyelim. Hem tüketici hem üretici fiyatları aynı oranda arttı: Yüzde 1. Tesadüftür; bazen böyle denk gelir. Geçen yıl TÜFE artışı yüzde 0,8’di. Yıllık enflasyon ağustosa göre 0,3 puan artışla yüzde 9,2’ye yükseldi. Buna karşılık yıllık ÜFE 0,6 puan düşüşle yüzde 4’e geriledi.
Tüketici fiyatları üzerinde iki zıt yönde baskı var. Dolaylı vergi artışları ve fiyat ayarlamaları enflasyonu yukarı itiyor. Yani “yaşam maliyeti” yükseliyor. Başka türlü olamazdı; zaten zamların amacı vatandaşın reel gelirini kısmaktı.
İç talebin daralması ise enflasyonu aşağı itiyor. Taleple birlikte mal-hizmet satışları geriliyor. Pazarın küçülmesi rekabeti yoğunlaştırıyor. Üretici fiyat artışına gidemiyor. Kurun yatay seyretmesi de bu eğilim destekliyor.
Toplamı ne olur? Kısa dönemde “yaşam maliyeti” etkisi güçlüdür. Girdi maliyeti artan sektörler de fiyat artışına gitmek zorunda kalır. Ancak uzun dönemde talep yetersizliği öne çıkar. Özellikle hizmet fiyatları gevşedikçe enflasyon başını aşağıya çevirir.
Talep göstergeleri
Talep baskısına dönelim. Merkez Bankası’nın önemsediği “çekirdek enflasyon” (ÖKTG-I) Eylül’de yüzde 0,1 çıktı. Mevsim etkisi arındırılınca yüzde 0,3 oluyor. Yıllık artış yüzde 6,7’ye geriledi. Hatırlatma: Kış aylarında yüzde 8’in üzerinde seyrediyordu.
Benim “gerçek kira” kalemini sevdiğim biliniyor. Talep baskısını ve fiyatlama davranışlarını iyi yansıtıyor. Ağustosta kıpırdanma işareti vardı. Yıllık yüzde 5,2’ye yükseldi. Eylül devam etmedi. Yüzde 5,1’e indi.
Bir süredir berber fiyatlarını ihmal ettim. Kadın ve erkek berber fiyatları ağırlıklı ortalamasını (kadın yüzde 70) izliyorum. Eylülde yıllık artış yüzde 8’e indi. Son on altı ayın en düşük berber enflasyonudur.
“Yaşam maliyeti” artıyor ama fiyatlar üzerinde talep baskısı yok... Merkez Bankası nasıl tepki verir? Nasıl tepki vermeli? Önümüzdeki günlerde en çok tartışılacak iktisat politikası konusu budur. Katılacağımdan emin olabilirsiniz.
Eylül enflasyonu
Haberin Devamı