Salı günü “varlık balonu şişiyor” dedim. Dünya borsaları derhal düşüşe geçti. Dolar değer kazandı. Çalkantı Türkiye’ye de yansıdı. Küresel mali piyasaların yazılarımı bu kadar yakından izlediğini bilmiyordum!
Bir değerlendirme kuruluşu (Fitch) Türkiye’nin kredi notunu yükseltebileceğini açıkladı. Türkiye’ye not verirken çok cimri davrandıkları görüşü zaten yaygındı. Nitekim olumlu haber mali piyasaları etkilemedi.
Takvim ve mevsim etkilerinden arındırılmış ağustos sanayi üretimi verisi yayınlandı. Sanayi üretimi yatay seyrediyor. Ekim reel kesim güven endeksi ise hafif aşağı yönlü eğilimini sürdürüyor. Reel ekonomiden gelen haberler parlak değil.
Enflasyon senaryoları
Yılın son Enflasyon Raporu yayınlandı. Raporun kendisi çok uzun (110 sayfa); ilgilenenler onun yerine Başkan Yılmaz’ın raporu tanıtım toplantısında yaptığı konuşmaya bakabilir. Daha kısa (23 sayfa) ve temel konuları kapsıyor.
Üçüncü çeyrekte yıllık tüketici enflasyonu Merkez Bankası’nın tahmin aralığının altında çıktı. Yani enflasyon hedefi alttan ıskalandı. İkinci çeyrekte de öyle olmuştu. Başkan Yılmaz hükümete mektup yazarak durumu açıklamak zorunda kaldı.
Rapor iki nedeni vurguluyor. Biri hizmetlerde fiyat artışının yavaşlaması; özellikle kira kalemine atıf yapılıyor. Diğeri işlenmemiş gıda fiyat artışlarının beklenenin altında kalması. Her iki kaleme daha önce dikkat çekmiştim.
Merkez Bankası enflasyonda artış öngörmüyor. Arada ufak dalgalanmalar olabilir ama ana eğilim az da olsa aşağı yönlüdür diyor. Ekim itibariyle Merkez Bankası’nın önümüzdeki üç yıl için tahminleri şöyle (tümü yıl sonu tüketici enflasyonu):
2009 için yüzde 5,5 (yüzde 5,0-6,0 aralığı); 2010 için yüzde 5,4 (yüzde 3,9-6,9 aralığı; 2011 için yüzde 4,9 ve 2012 için yüzde 4,8 (bu iki yıla aralık vermiyor). Eylülde yıllık enflasyon yüzde 5,3 olduğuna göre, yatay seyredeceği anlamına geliyor.
İki gözlem
Bu tür metinler biraz keçiboynuzuna benzer; “bir damla bal için bir araba odun yemek” gerekir. Kendi kendime iki kısa paragrafta nasıl özetlerim diye sordum. Bana çarpıcı gelen bir iki konuya ışık tutmaya karar verdim.
Birincisi, raporun tahminlerini aşırı tedbirli hatta karamsar buldum. Yaşanan büyük krize ve toparlanmanın güçsüzlüğüne rağmen tüketici enflasyonu uzun dönemde bile (2012) yüzde 5’in altına inmiyor. Enflasyonda yüzde 5 katılığının anlamı ilgimi çekiyor.
İkincisi, döviz kuru açısından kritik bir tavır değişikliği sezinledim. Raporda sermaye girişleri hızlanır, TL değer kazanır ve enflasyon hızlı düşerse faizde ek indirimlere gidilebilir deniyor. Bence çok önemlidir.
Enflasyon ve para politikasının ayrıntılı analizi için hafta başında açıklanacak ekim sayılarını bekliyorum. Kendi tahminlerimi de o zaman vereceğim.
Enflasyon Raporu
Haberin Devamı