Enflasyon gözlemleri

Haberin Devamı

FED Başkanı Bernanke’nin karamsarlığı azalmaya başladı. Kongre’de “ekonomik faaliyetlerin bu yıl içinde dibi görmesini ve yılın sonuna doğru yukarı dönüşe geçmesini bekliyoruz” demiş. Bir İngiliz gazetesi “Resesyon Noel’de bitiyor” başlığını atmış.

İngiltere’den bir başka başlık: “Mali piyasalar gerçek dünyanın çok önünde koşuyor.” Kriz sonrasında kamuoyunun mali piyasaların “aklına” güveni çok sarsıldı. Kredibilite kaybını telafi etmek bu kez kolay olmayacak. Chrysler’de yönetimin Fiat’a geçmesini ilgi ile izliyorum. Üç yıl önce gündemde Fiat’ın her an batması vardı. Şimdi Opel’e de talip olduğu söyleniyor. Türkiye’nin otomotiv ihracatı açısından olumlu bir gelişmedir.

Tek-haneli gecelik faiz sonrasında Hazine ihalesine rekor düzeyde talep geldi. Üstelik TL değer kazandı. Resesyon yavaş yavaş ezberleri bozuyor. Para ve maliye politikalarının gevşetilmesine karşı çıkanların tepkisini merak ediyorum.

Şaşıranlara şaşırıyorum

Nisan enflasyonun yarattığı şaşkınlık sürüyor. Doğrusu, ben de şaşıranlara şaşırıyorum. Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir. Aralık’tan bu yana bütün veriler enflasyonda sert bir düşüşün kaçınılmaz olduğuna işaret ediyordu.

Sıra ile gidelim. Fiyatlar üstünde iç talep kökenli baskı var mı? Merkez Bankası bile ilk çeyrekte çift haneli küçülmeden söz ediyor. Nerede talep baskısı? Hep söylerim. Satılmayan mala zam olmaz. Nokta. Aynı durum dış talep için de geçerli. Gelelim maliyetlere. Küresel resesyon enerji ve ham madde fiyatlarında büyük çöküşe neden oldu. Yani dışarıdan maliyet enflasyonu yerine maliyet deflasyonu ithal etmeye başladık. Mayısta doğalgaz fiyatlarında da yüksek oranlı indirim yapıldı. Geriye iki önemli kalem kalıyor. Biri döviz kurudur. Ekim-Nisan döneminde sepet bazında TL’nin değer kaybı yüzde 28 oldu. Ancak olumsuz talep ve olumlu maliyet koşullarının kurdaki artışın TÜFE’ye yansımasına izin vermeyeceği çok açıktı. Diğeri, gıda kalemini oluşturan tarımsal ürünlerdir. Uzun dönemli trendde 2007 sonrasında bir kopuş yaşandı. Geçici olup olmadığını daha önce tartıştık. Küresel resesyondan da çok etkilenmedi. Yoksa enflasyon şu anda çok daha düşük çıkardı.

Beklentilerin hikâyesi

Şaşkınlığı açıklayabilmek için Merkez Bankası Beklenli Anketi sonuçlarını kontrol ettim. Nisan 2008’den itibaren enflasyon beklentileri hızla bozulmuş. Demek ki ankete katılanlar arasında 2009’da enflasyonun yükseleceği görüşü hâkim olmuş. Örneğin Mayıs 2008’de bir yıl sonrası için yüzde 7.9 enflasyon bekleniyormuş. Haziran için yüzde 8.7’ye, Kasım için yüzde 9’a tırmanmış. Aralıkta 2009 enflasyonu yüzde 8.5 öngörülmüş.

2008 yazında beklentilerin bozulmasını anlıyabilirim. Petrol fiyatı almış başını gidiyordu. Mali krizin sıradan bir düzeltme olduğu zannediliyordu. Küresel ekonomi büyüyordu. Yani enflasyon üzerinde maliyet kökenli baskı oluşacağı düşünülebilirdi. Buna karşılık Ekim 2008’den itibaren manzara netleşti. Türkiye’nin ağır bir resesyona gittiği görüldü. Bütün bunlara rağmen enflasyon beklentilerinin yüksek seyretmesini anlamakta gerçekten zorlanıyorum. Bu ilginç konuya geri döneceğim.

DİĞER YENİ YAZILAR