Bir süredir ekonomi ile uzaktan yakından ilgilenen herkesin kafasında benzer sorular var. Dış açıktaki hızlı artış nereye kadar gider? Sermaye girişinin yavaşlaması bir mali krizi tetikler mi? Bu ihtimali engellemek için neler yapılabilir?
Dış açığın geldiği boyutun çok ciddi bir makro dengesizliği yansıttığı artık genel kabul görüyor. İlk çeyrek sonunda dış açığın milli gelire oranının yüzde 8’e ulaştığını hatırlatalım. Üstelik artış eğilimi sürüyor.
İktisadın temel kurallarından biridir. Piyasa mekanizması her dengesizliği eninde sonunda düzeltir. Kısa dönemde etkin çalışması önünde engeller olabilir. Ama uzun dönemde arz-talep-fiyat dengesini mutlaka sağlar.
Ancak, makro dengesizliklerde düzeltmeyi piyasaya bırakmak kendine göre ek riskler taşır. Özellikle mali piyasalar aşırı tepkileri ile ünlüdür. Reel ekonominin gereksiz yere yüksek bedel ödemesi ile sonuçlanır.
Sert iniş
İktisatta düzeltme ile uçağın yere inişi arasında benzetme yapılır. Adı üstünde, “sert iniş” ciddi bir mali çalkantı ve ağır bir resesyon anlamına gelir. Düzeltmenin piyasaya bırakılması halinde olacakları anlatır.
Türkiye’nin “sert iniş” deneyimi zengindir. Süreci yakından tanıyoruz. Popülizm ve aşırı değerli TL dış açığı büyütür. Ama hükümet tedbir almayı reddeder. Bir gün ya döviz biter yada döviz kuru patlar. IMF’e gidilir. Sonuncusu 1994’tür.
Ya 2001 diyeceksiniz? Ayrı bir kategoridedir. IMF’le Standby Anlaşması uygulanırken gerçekleşti. Geçmişte ayrıntılarına girdik. Mali piyasaların aşırı tepkisinin nasıl reel ekonomide hasar yaratacağına iyi bir örnektir.
2011’in koşulları da farklıdır. Bütçe açığı ve kamu borcunun milli gelire oranı makul düzeydedir. Yani dış açık özel kesimin gelirinin üzerinde harcamasından kaynaklanmaktadır. Ek olarak düşük enflasyonu ve dalgalı kur rejimini sayabiliriz.
Dolayısı ile düzeltmeyi piyasanın yapması geçmişteki kadar ağır bir hasar bırakmaz. Ancak, gene de özel kesimin bilançolarını bozar. Tatsız bir mali çalkantı ve ciddi bir resesyon anlamına gelir. Kaçınmakta yarar vardır.
Yumuşak iniş
“Yumuşak iniş” düzeltmenin piyasa yerine iktisat politikası müdahalesi ile yapılmasıdır. Ben “intizamlı düzeltme” demeyi tercih ediyorum. Seyfettin Gürsel’in “intizamlı ricat” ifadesini de beğeniyorum.
Dış açık kökenli dengesizlikte politika bileşiminin iki amacı vardır. Bir yandan özel kesim harcamalarını kısacak politikalar devreye sokulur. Özellikle ithalatın denetimi açısından önemlidir. Kısa dönemde ithalat iç talebe duyarlıdır.
Paralelinde ülke parasının değer kaybetmesi hedeflenir. Dış dengesizlikte kalıcı düzelme için rekabetçi kur kritiktir. Özellikle ihracatın teşviki için önemlidir. Kısa ve uzun dönemde ihracat döviz kuruna duyarlıdır.
Bugün genel bir giriş yaptım. Yumuşak iniş senaryosunun ayrıntılarına girmek istiyorum. Devam edeceğim.
'Düzeltme' senaryoları
Haberin Devamı