Geçtiğimiz iki hafta konferans trafiği yoğundu. Ege Cansen’le beraber farklı izleyici profiline sahip üç toplantıda konuştuk.
Soruları cevaplamaya çalıştık. Görüş ve eleştirileri dinledik. Sohbet toplantı sonrasına bile sarktı.
Bu tür toplantılardan çok yararlanıyoruz. Toplumun ruh halini birinci elden izleme olanağını sağlıyor. Vatandaşın gündemi görülüyor. Geçmişle mukayesesi gelecekte davranışları hakkında ipuçları veriyor.
Gözlemlerim neler? İnsanları daha karamsar buldum. Bugünkü konjonktürün sürdürülebilirliği konusundaki tereddütler artmış. Olumsuz beklentiler yaygınlaşmış. Ekonomide bir kopma ya da kırılma korkusu güçlenmiş.
Yüksek faizin cazibesi
Bu ruh hali Türkiye insanının ezeli ve ebedi merakını tekrar canlandırmış. “Acaba dövize dönme zamanı geldi mi?” Gerek konuşma sırasında gerek sonrasında gelen soruların doğrudan ya da dolaylı içeriği buna odaklanmıştı.
Cevaplarken daha ilginç bir husus dikkatimi çekti. Tasarrufçunun portföyünde ne ölçüde TL ne ölçüde döviz tutması konusunda kendi görüşümün de eskisi gibi net olmadığını fark ettim.
Okuyucularım biliyor. Son on yıldır vatandaşa hep TL’de kalmasını önerdim. Kriz döneminde bile dövize yatırıma karşı çıktım. Risk ortamında değişme halinde vade yapısı ile oynamayı tavsiye ettim. Kendi tasarruflarımı da TL’de değerlendirdim.
Neden? Çünkü yıllardır Hazine iç borçlanmada dünyanın en yüksek reel faizini ödemektedir. Uzun vadede TL’ye yatırımı daima daha verimli kılan bu sade gerçektir. Görünür gelecekte bu durumun değişeceğine dair işaret ise yoktur.
Buna karşılık mali piyasa volatilitesindeki yükseliş ihtimaline karşı vadeyi kısaltmak etkili bir yöntemdir. Yukarıda da söyledim. TL’cileri en çok vade seçiminde yapılan hatalar üzebilir.
Dalgalanma fırsattır
Menkul serveti olan herkes iki zıt duygu arasında gel-git yaşar. Bir yanı hiç risk sevmez. Enflasyona ve mali piyasa dalgalanmalarına karşı tasarrufunu korumayı hedefler. Özellikle amatörlerin pozisyon değiştirmeye kalkınca çok zarar ettiklerini bilir.
Diğer yanı maceraperest ve kumarbazdır. Mali piyasalarda doğru zamanlama ile spekülasyondan çok büyük paralar kazanıldığını bilir.
Piyasalarda oynamak için avcunun için kaşınır.
Spekülatör dalgalanmanın arttığı dönemlerde semirir. “Nerede hareket orada bereket” diyebiliriz. Dolar kuru 1.35 YTL iken döviz alıp 1.65 YTL’ye çıktığında satabilenin çok kâr ettiği açıktır. Tekrar hatırlatırım. Sadece alım zamanını kestirmek yetmez; satışı da doğru zamanlamak gerekir.
Velhasıl, kısa dönemde dövizin tasarrufçu için ilginç olmaya başladığını düşünüyorum. Portföyüme döviz enstrümanlar koymaya kendimi hazırlıyorum. Dolar-euro tercihi, vade, portföydeki pay gibi ayrıntılara bir başka yazıda bakarız.
Döviz almalı mı?
Geçtiğimiz iki hafta konferans trafiği yoğundu. Ege Cansen’le beraber farklı izleyici profiline sahip üç toplantıda konuştuk
Haberin Devamı