Dünya borsalarında kış aylarında yaşanan büyük çöküşü hızlı bir toparlanma izledi. Endeksler giderek istikrar kazanmışa benziyor. Ancak, iyimserliğin ne ölçüde kalıcı olduğu konusunda belirsizlik sürüyor. Kimse “Tamam, kriz bitti” demeye cesaret edemiyor.
Reel ekonomiden de yakın geçmişe kıyasla olumlu sayılabilecek işaretler geliyor. Örneğin Türkiye dahil pek çok ülkede sanayi üretiminde ve dış ticaretteki sert düşüş durdu. Tüketici güveni yükseldi. Sonbahara doğru resesyondan çıkılabileceği umudu güçlendi.
Ne var ki, şimdi de yeni bir korku ortalığı sardı. ABD kamu borcundaki ve para arzındaki korkutucu artış doların değerinin sorgulanmasına yol açıyor. Özellikle yüksek döviz rezervi taşıyan ülkeleri çok tedirgin ediyor.
Sorunun kökeninde iktisat politikasının kritik bir açmazı yatıyor. Mali kriz kısa dönemde deflasyon riskini gündeme getirdi. ABD para ve maliye politikalarını gevşetti. Böylece uzun dönemde enflasyon riski almış oldu.
Doların gücü
Daha önce yazdık. Kısaca özetleyelim. Krizin esas nedeni küresel ekonomide oluşan büyük dengesizliklerdir. Dolayısı ile nihai sorumlusu buna izin veren dolar merkezli dünya para sistemidir. Daha açık söyleyelim. Para sistemindeki zafiyetin kanıtı krizin kendisidir.
İnsanlar genelde bu olayı anlıyor. Konuşmalarımda gelen sorularda görüyorum. Ancak, anlaşılamayan bir boyutu var. Neden dolar hâlâ dünyada rezerv para niteliğini koruyor? Yerine euro ya da yen yada bir başka para kullanılmıyor?
Bir neden doların diğer ülke paralarına kıyasla kritik bir teknik avantaja sahip olmasıdır. Rezervler doğrudan ya da dolaylı devlet tahvilinde tutulur. Dolayısı ile rezerv para büyük ve likit bir devlet tahvili piyasası gerektirir.
Bu konuda ABD rakipsizdir. 8 trilyon dolar dünya döviz rezervinin 4 trilyon doları doğrudan, 1 trilyon doları dolaylı yoldan Amerikan devlet tahvillerinde yatıyor. Bu paranın gidebileceği hacimde başka bir tahvil piyasası yoktur.
Euro bölgesi ile karşılaştırmak yararlı olacaktır. Milli gelir, dış ticaret, vs. ekonomik göstergeleri ABD düzeyindedir. Ancak her devlet kendi tahvilini çıkartıyor. Dolayısı ile tahvil piyasaları bölünmüş ve küçük kalıyor. Dünya rezervlerinin yükünü taşıyamıyor.
Romancıdan al haberi
Şimdi size iki soru: Bir: Karşılığı olmayan para olur mu? İki: Para basmanın devlet tekelinde tutulması gerekiyor mu? İlkine ‘hayır’, ikincisine ‘evet’ diyen bence çoktur. Radikal bireyci görüşler ise ikisine de ‘hayır’ diyor.
Amerikalı genç romancı Paco Ahlgren bunlardan biri. Parlak bir geçmişi var. İyi aile çocuğu, rock grubu vokalisti, finans mezunu, mali kesim analisti ve iktisatçısı, televizyon programcısı ve şimdi roman yazıyor.
2007’de yayınladığı ilk kitabı Ölümsüz (Çev. Duygu Günkut, Siren Yay. İstanbul 2008) bugünkü krizi öngörüyor. Romanda kriz doları üstelik ABD’de bitiriyor. Tüm dünya özel bir şirketin çıkardığı altın karşılığı paraya geçiyor.
Özetleyelim: Dünya para sistemi sorunludur. Ama kısa dönemde alternatifi de yoktur. Yenisi çıkana kadar çalkantılı bir dönem yaşanacaktır.
Doların sonu mu?
Haberin Devamı