Dış açık ve iç tasarruf

Haberin Devamı

Küresel dengesizliklerin analizini sürdürüyoruz. Örnek olarak Çin’in dış fazlası ile ABD’nin dış açığı arasındaki nedenselliği araştırdık. Türkiye’nin dış açığı ile petrol ihracatçısı ülkelerin dış fazlası arasında aynı ilişkiyi buluruz.

Küresel dengesizliğin oluşmasında mali sistemin anahtar rolü ortaya çıktı. Dış fazla veren ülkenin tüketimi üretiminden az, dış açık veren ülkenin tüketimi üretiminden fazla idi. Bunu ise dış fazla veren ülkede kredi genişlemesi mümkün kılıyordu. Dış açık-dış fazla ile üretim-tüketim ve mali sistem arasındaki karmaşık ilişkinin netleşmesi çok önemlidir. Bizi sonuçların neden zannedilmesinden korur. “Tavuk-yumurta” benzeri açmazları engeller.

Böylece şu sıralar ABD’de (ve Türkiye’de) çok tartışılan bir konuya açıklık getirme noktasına geldik. Yine ABD-Çin örneği ile devam edelim. Dengesizliğin nedeni hep söylendiği gibi Amerikalılar’ın daha çok tüketip daha az tasarruf yapması mıdır? Aynı şey Türkiye için söyleniyor.

Öğretici bir model

Bir ekonomide milli gelirle (üretim) tüketim (özel+kamu) arasındaki fark iç tasarrufu oluşturur. Bir yandan özel tasarruf ve kamu tasarrufu toplamına, aynı anda iç yatırımlar ve dış denge toplamına eşittir. Dış açık varsa iç yatırım iç tasarruftan o kadar daha büyük demektir. ABD için basitleştirici varsayımlar yapalım. Kamu yatırımı kamu tasarrufuna eşittir: Denk bütçe. Özel tasarruf özel yatırıma eşittir: Dış açık-fazla yok. Geliri A ve B grupları eşit paylaşır ama A’nın tasarruf oranı yüzde 20, B’nin ise sıfırdır: Özel kesim tasarruf (ve yatırım) oranı yüzde 10’dur.

Şimdi Çin’in ABD milli gelirinin yüzde 10’u kadar dış fazla verdiğini varsayıp çevrimsel akımı çalıştıralım. Çin ABD devlet tahvili alıyor. ABD’de faiz düşerken kredi hacmi hızla artıyor. ABD Merkez Bankası buna izin veriyor.

A grubu yeni koşullardan etkilenmeden tasarrufuna devam ediyor. Ama B grubu araba, ev, plazma vs. ne bulursa kredi ile alıyor. B grubu tasarruf oranı yüzde -20 olunca dış açığa eşitleniyor. Yeni dengede özel tasarruf oranı yüzde 10’dan sıfıra iniyor.

Model basittir ama temel mekanizmayı göstermektedir. Kısıtlayıcı varsayımların gevşetilmesi işini özünü değiştirmez.

Suçlu ayağa kalk...

Modelin sonuçları ilginçtir. Birincisi, kredi mekanizması Çin’in dış fazlalarından beslenmektedir. Arka planda Çin parasının çok düşük değerli tutulması yatmaktadır. Bu politika değişmeden küresel dengesizliğin çözümü belirsizdir. İkincisi, ABD mali sisteminin adeta bir akıl tutulması ile geri gelmeyeceği kesin kredilere yönelmesi tasarruf oranını düşürmüştür. Mali piyasaların ve onları denetleyen kurumlarının suçu büyüktür.

Üçüncüsü, kredi genişlemesi Merkez Bankası onaylıdır. Daima ve her yerde olduğu gibi, para arzındaki tehlikeli artışlara göz yumulması sayesinde gerçekleşmiştir. Doğru para politikaları ile ne kredi hacmi patlar ne iç tasarruflar düşer. Türkiye’ye bir atasözü ile bağlayalım: “Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla...”

DİĞER YENİ YAZILAR