Büyümesiz istikrar

Haberin Devamı

Yaz sonu sükûnetini genel bir değerlendirme için kullanıyoruz. İktisatta şeytan kesinlikle ayrıntılarda gizlenir. O nedenle temel makro göstergeleri yakından izliyoruz. Konjonktür hakkında ipuçları yakalamaya çalışıyoruz.

Ama bir tuzağa dönüşebiliyor. Ayrıntıların içinde kaybolmak insanı bir tür körlüğe götürür. Resmin bütününü kavramasını zorlaştırır, hatta engeller. Özdeyişte olduğu gibi, ağaçlara takılınca orman unutulur.

Böyle durumlarda birkaç adım geriye gidip görüş açısını genişletmek gerekiyor. Ekonomik faaliyetleri çerçeveleyen siyasi, ideolojik ve toplumsal süreçlerin dahil edilmesi bakışı zenginleştiriyor. Ayağı yere daha iyi basan analizlere olanak tanıyor.

Dizinin amacı, 2010 sonbaharında Türkiye ekonomisine orta vadeli perspektiften bakmaktır. Güçlü ve zayıf yanlarını saptamak, iktisat politikası açmazlarını görmektir. Beşinci yazıya geldik.

Temaları özetliyoruz

Bir: Bozulan ezberler. Türkiye küresel krize IMF’siz yakalandı. Ona rağmen mali çalkantı bekleyenleri hayal kırıklığına uğrattı. Nominal ve reel faizler “imkânsız” denen düzeylere geriledi. Enflasyonda anlamlı bir yükseliş olmadı. TL değer kazandı.

İki: Kaçan fırsat . Aşırı değerli TL dış dengeyi çoktan bozmuştu. Küresel kriz ve resesyon döviz kurunda düzeltme için müsait bir ortam yarattı. Maalesef iktisat politikası gerekli desteği vermedi. Tarihi bir fırsat kaçtı.

Üç: İki korku . İktisat politikası geçmiş deneyimlerden etkilenir. Toplumun hafızasında iki dengesizlik öne çıkıyor: Bütçe açığı ve dış açık. Yakın gelecekte hangisi daha büyük risktir? Uygulanacak iktisat politikası verilen cevaba yakından bağlıdır.

Dört: İki hedef. İktisat politikası çıkar kavgalarının alanıdır. Her kesim kendi çıkarını politika hedefi yapmaya uğraşır. İç piyasaya üretim yapan hizmet kesimler için öncelik mali istikrardır. Sanayiciler ve işsizler için öncelik hızlı büyümedir. Biri seçilecektir.

İstikrar ve büyüme

İşin püf noktası, mali istikrar ve büyüme arasındaki ilişkinin doğru teşhis edilmesidir. Bu konuda kafa karışıklığı bize özgü değildir. ABD’de Keynescilerle muhafazakârlar arasında sertleşen tartışma ortadadır.

Çözüm gerekli ve yeterli koşulları ayırt etmekten geçer. Mali istikrar hızlı büyüme için olmazsa olmaz gerekli koşuldur. Teorik ve ampirik kanıtlar çok güçlüdür. Ortalama büyüme hızı yüksek tüm ekonomiler mali istikrara sahiptir. Nokta.

Ancak yeterli koşul değildir. Gene teorik ve ampirik kanıtlar güçlüdür. Mali istikrara rağmen yavaş büyüme olağandır. Küçülme dönemleri de olabilir. Akla hemen Japonya geliyor. Listeye girme hazırlığında başka adaylar da var.

Bence aşırı değerli TL ile tetiklenen dinamikler Türkiye’yi benzer bir dengeye sürüklüyor. “Büyümesiz istikrar” diyelim. Enflasyon, faiz, borsa vs. mali göstergeler iyi; ama büyüme yavaş, işsizlik yüksek, dış açık büyük! Bu denge sürdürülebilir mi? Devam edeceğim.

DİĞER YENİ YAZILAR